40

23.1K 766 85
                                    

Nisan
Arslan gözden kaybolunca gözlerim arda ve doktoru aradı ama onlarda etrafta yoktu.

Etraf kalabalıklaştıkça daha çok korkuyordum ve içimde inanılmaz bir his vardı.

Işıkların kapatılmasıyla burnuma getirilen koku ile gözlerimin kararması bir oldu.

Arslan
Kıyafetlerimi değiştirmek için bana ayrılan odaya geçtiğimde elektriklerin kapatılmasıyla ve dışardan gelen bağrışma sesleriyle koşarak dışarı çıktım.

Etraf karanlık olduğu için nisana bakmıyordum telefonumu çıkarıp ardayı aradım
"alo arda nisan sizle değil mi" diye sorduğumda
"yok abi içeri geçecekken sorun çıkarttılar" dediğinde
"Allah kahretsin çabuk buraya gelin gerekirse hepsini öldürün" diye bağırdım ve telefonu kapatıp buranın sorumlusunu arayacağım sırada ışıklar açıldı.

Koşarak nisanı bıraktığım locaya koştum ama tahmin ettiğim gibi orda değildi. Telefonuma gelen yabancı numarayı açtığımda

"We have your wife, and if you want to save her" (karın elimizde ve onu kurtarmak istiyorsan oradan ayrıl) "dedi

Sinirlenip telefonu fırlayacağım sırada"Remember, every second you're late will work against him because he's in the water-filled fanus." (Unutma geç kaldığın her saniye onun aleyhine işleyecek çünkü o su dolu fanusun içinde) dediğinde

"Where's my wife" (karım nerde)diye bağırdım.
Adam adresi verdiğinde telefonu kapatıp koşarak arabaya doğru gittim.

Doktorun "abi nereye dövüş başlayacak" diye bağırmasını aldırmayarak arabaya binip son sürat adrese doğru gitmeye başladım.

Bu sefer yetişecektim onun zarar görmesine asla izin vermeyecektim. O haklıydı onu oraya götürmemem gerekiyordu.

Nisan
Bedenimde hissettiğim suyla gözlerimi açtım. Bu da ne böyle
Resmen su dolu bir fanusun içindeydim ve su gittikçe hızlanıyordu
Ellerimi cama sert bir şekilde vurmaya başladım ama gücüm kırmaya yetmiyordu
"kimse yok mu" diye bağırdığımda sesimin dışarıya çıkmadığını anladım çünkü üstü dahi heryeri kapatılmıştı.

Neden burda olduğumu bile bilmiyorum ama içimden bir ses bu işte gene arslanın olduğunu söylüyordu. Başıma ne gelirse onun yüzünden gelmiyormuydu zaten

Beni bu sefer kurtaracağını sanmıyordum, dövüş başlamış olmalıydı.
Şu an gücünü insanlara kanıtlamaya çalışıyordur. Umrundamıydım sanki

Su boynuma kadar geldiğinde çırpınmaya başladım
Elimden birşeyde gelmiyordu burda boğularak ölecektim.

Bütün gücüm ve umudum tükenmişti. Kim bana yardım ederdi ki ben kimsesizdim ama özgür değildim.

Akıttığım göz yaşlarım dudaklarıma kadar yetişen suya damlıyordu bu sefer herşey bitmişti. Ölecektim!

Arslan
Umarım bu piç bana doğru adresi vermiştir.
Adrese gelip arabadan indim ve önümde duran  kocaman depoya geçip nisanı aradım
"nisan" diye bağırdım ama ses yoktu

Deponun içindeki odaları koşa koşa aradığımda su sesi duydum ve koşarak su sesi gelen odaya doğru koştum.

Su nisanın burnunun üstündeydi ve gözlerini kapatmış çırpınıyordu
Yerde duran odun parçasını alıp fanusa vurdum. Cam fanus paramparça olurken nisanı oradan taşıyıp dışarı çıkarttım.

Nisan öksürerek gözlerini yavaşça açtı ve "geldin" dedi kısık çıkan sesiyle
"geldim" dedim gülümseyerek
"beni bırakırsın sandım" dedi düşen gözyaşlarıyla
"hiçbirşey senden önemli değil" dedim kararlı sesimle
"dövüş" dedi bana bakarak
"umrumda değil" dedim sinirlenerek

Sinirlenmemin sebebi saçma bir dövüş için böyle bir hile yapmalarıydı ama bunu onların yanına bırakamazdım.

Nisana ceketimi giydirip arabaya bindirdim ve ısıtıcıyı açıp kapıyı kapattım.

Telefonumu cebimden çıkarıp "alo arda" dediğimde sözümü kesip
"Abi nerdesin" diye sordu endişeyle
"arda bir daha sözümü kesme ve adamları toplayıp orayı onların başına yıkın" diye bağırdım ve telefonu kapatıp arabaya bindim.

Nisan titriyordu,arabadaki ısıyı biraz daha arttırıp "dayan biraz" dedim ve arabayı sürmeye başladım.

Eve geldiğimizde nisanı arabadan indirip eve geçirdim ve dolaptan kalın kıyafetler çıkartıp "bunları giy ve uyu" dedim yumuşak çıkan sesimle
"teşekkür ederim" dediğinde derin bir nefes alıp "özür dilerim" dedim ve odadan çıktım.

Ona karşı özür dileme gereği hissetmiştim
Belki ilk defa birine karşı o kadar samimi özür dilemiştim.

Odadan çıktığımda ardayı arayıp "ne yaptınız" diye sorduğumda
"Abi büyük bir kargaşa çıkarttık, ardından polisler geldi ve hepsini aldı. Büyük ihtimalle dövüş ertelendi" dediğinde gülümseyip
"güzel aferin size" dedim ve telefonu kapattım.

Ertelense iyi olur çünkü onlarla görülecek hesabım vardı.

Evin bodrum katına inip karşımda duran kum torbasına vurmaya başladım.
Bütün sinirimi bundan çıkartmak zoruma gidiyordu ama bugünlük öyle olsun

Kum torbasına o kadar vurmuştum ki saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum.

Kum torbasına vurmayı bırakıp odama doğru çıkmaya başladım.

Odama geldiğimde nisanın sayıkladığını gördüm.
Kıpkırmızı olmuştu elimi alnına getirdiğimde ateşler içinde yandığını gördüm.

Hızlı bir şekilde üstündeki battaniyeyi çektiğimde gözlerini güçlükle açıp "üşüyorum" dedi kısık çıkan sesiyle
"ateşin var" dedim ve telefonu çıkartıp doktoru aradım.

"alo doktor nisanın ateşi var buraya gel"
"emredersin abi" dediğinde kapatıp nisanı taşıdım ve banyoya alıp üstüne yavaşça soğuk su döktüm
"Arslan üşüyorum" dedi ve ağlamaya başladı.
"dayan güzelim çok ateşin var" dedim ve biraz daha su döküp onu havluya sardım.

Dolaptan yeni kıyafetler çıkartıp" şunları giy ben geliyorum "dedim ve onu yatağa oturtup mutfağa indim. Bir kaseye soğuk su koyup bez getirdim ve yukarı çıktım

Nisan yatağa uzanmış ve üstünü örtmüştü
" ben sana üstünü örtme demedim mi "dedim ve üstündeki battaniyeyi çıkartıp ıslak bezi anına koydum.

" Arslan lütfen çok üşüyorum "dediğinde
" iyileşeceksin güzelim az daha sabret "dedim ve hafif çıkmış saçlarına küçük bir öpücük kondurdum. Bunu yapanları yanlarına bırakmayacaktım.

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin