54

16.6K 618 103
                                    

Nisan
Sonunda herşeyden herkesten uzak olan amerikaya gelmiştim.

Yaşlı teyzeyle uçaktan indiğimizde bizi bekleyen bir şöför vardı. Teyze baya zengin olmalıydı.

Ben şaşkınca arabaya bakarken "gel kızım" dedi
Şöförün kapıyı açmasıyla arabaya bindik ve teyzenin evine doğru ilerlemeye başladık.

Şöför durduğunda etrafıma baktım ve buraya ev demenin ne kadar çok ayıp olduğunu düşündüm çünkü burası bir saraydı.

Yaşlı teyze şaşkınlığıma gülüp "in kızım sana evimizi gezdiriyim" dediğinde şöförün kapıyı açmasıyla arabadan inip bir kez daha inceledim ve eve doğru ilerlemeye başladık.

Biz daha zili çalmadan hizmetçi kapıyı açıp "Welcome, sir."(hoşgeldiniz efendim) dedi.

Yaşlı teyze hizmetliye bakıp "yabancı değil türkçe konuşun lütfen" dedi mütevazi bir şekilde
Hizmetli "emredersiniz efendim, buyrun" dedi

İçeri geçtiğimizde burnuma gelen vanilya kokusuyla resmen mayışmıştım.

İçerisi mükemmel ve ötesiydi ve dekorların altın olduğuna emindim.

"kızım ben yoruldum istersen sen odaları dolaş ben biraz dinleniyim istediğin bir şey olursa karine seslenmen yeterli" dediğinde gülümseyip "teşekkür ederim" dedim.

Burayı dolaşmak eğlenceli olacaktı hem büyük hem de çok güzeldi.

Yukarıdan başlamak istediğim için merdivenlere yöneldim ve etrafımı inceleyerek yukarı doğru çıktım.

Yukarıdaki odalar mükemmeldi ne kadar para koyulduğuna gelirsek matematikğim yetmezdi

Keşke benimde babaannem olsaydı diye düşündüm ama sonra babam böyle biriyse annesi nasıl olurdu diye düşünmedim değil.

Aklımdakileri bir kenara bırakıp aşağıya indim ve yaşlı teyzenin yanına oturdum.
"niye üzüldün kızım bir şey mi oldu" diye sorunca
"yok teyzecim" dedim gülümseyerek

Aklıma arslan gelmişti beni arıyordur büyük ihtimalle
"teyze beni burda kimse bulamaz değil mi" diye sorduğumda
"yok kızım birinden mi kaçıyorsun" diye sorduğunda ona olanları anlatmam gerektiğini düşündüm çünkü artık onun evinde kalacaktım.

"eşimden kaçıyorum teyze çünkü başımı sürekli belaya sokuyor "
"neden" diye sordu merakla

"Çünkü kendini çok güçlü sanıyor ve bir sürü düşmanı vardı, aslında gerçek kocam değil anlaşarak evlendik ama sonra bana çok yüklendi bir sürü şeyi zorla öğretti ve en sonunda olan koluma oldu dayanamadım ve kaçtım" dediğimde kadın kafasını sallayıp

"büyük biri olmalı" dedi bilmişçesine
"öyle" dedim kafamı sallayarak
"kızım böylelerinden kurtulmak zor o yüzden çok dikatli olmalısın, eğer anlattığın gibi biriyse buraya gelecektir" dedi.

Buraya geleceğini az çok tahmin ediyordum ama beni bulacağını sanmıyordum.

Yaşlı teyzenin telefonu çaldığında "hayırsız torun arıyor" dedi gülerek
"söyle hayırsız" dedi gülerek ardından karşıdakini dinleyip
"işin düşmese gelmezsin hayırdır" dedi tek kaşını kaldırarak
"tamam bekliyorum" dedi ve kapattı.

"hayırsız falan ama torun sonuçta kıyamıyorum" dediğinde gülümseyip
"iyisini yapıyorsunuz" dedim.

Umarım torunu ben burda kalıyorum diye olumsuz bir tepki vermez
"şey torununuz burda kalmama izin verecekmi ki" diye sorduğunda
"kızım burası benim evim hem torunum hayırsız ama çok iyi bir kalbi vardır" dedi.

Umarım dediği gibidir yoksa bu gece dışarda kalmak zorundaydım.

Neredeyse akşam olmuştu ve hizmetliler akşam yemeği hazırlıyorlardı.

Çok sıkılmıştım çünkü yabancı bir evdeydim ve hiçbir işe yaramıyordum
Hayatımın sonuna kadar burda kalamazdım bu ülkeye biraz alıştıktan sonra iş bulup para kazanmam lazımdı.

Gerçi ingilizcede bilmiyordum ne yapacağım hakkında hiç bir bilgim yoktu

Kapı çaldığında hizmetliler den biri kapıyı açıp "hoşgeldiniz efendim" dedi.

İçeriye yirmi beş yaşlarında kumral bir adam geçip yaşlı teyzeye sarıldı.

"seni hayırsız hangi rüzgar attı seni buraya" dediğinde adam gülüp "seni görmeye geldim" dedi ve sıkıca sarıldı.
Bu görsel gülümsememe neden olmuştu.

Adam beni fark ettiğinde şaşkınca bana bakıp "merhaba" dedi
Gülümseyip "merhaba" dedim

Yaşlı teyze torununa bakıp "bu benim arkadaşım" dediğinde adam kahkaha atıp
"Senin için fazla yaşlı" dediğinde

Yaşlı teyze gülümseyip "hadi hadi yemeğe " dedi konuyu değiştirerek
Yemeğe oturup yemeğimizi yavaş yavaş yerken

"sizi tanıyormuyum" diye sordu tek kaşını kaldırarak
Arslanla evlendiğimiz gün gazetede boy boy fotoğraflarımız vardı.

"yok hayır ben bu ülkeye bugün geldim" dedim gözlerimi kaçırarak

"bende bugün geldim" dedi gözlerini kısarak
Umarım beni hatırlamazdı çünkü arslan demirtaşın eşi olmak beni sürekli belaya sürüklüyordu

Yalandan gülümseyip "ne güzel" dedim
"buraya gelme sebebiniz nedir" diye sorunca yaşlı teyzeye baktım
"şey oğlum kolu için geldi orada tedavisi yok diye buraya gelmek zorunda kaldı" dediğinde gözlerimle teyzeye teşekkür ettim "

" tamam o zaman yarın ben sizi hastaneye götürürüm"dediğinde
"teşekkür ederim" dedim ve yemeğimi yememeye başladım.

Umarım Kolumun bir çaresi vardır ve umarım kimse beni tanımıyordur.

Arslan
Amerikaya gitmeden önce uğuru aramam gerekiyordu çünkü orayı en çok o biliyordu
Telefonu cebimden çıkartıp uğuru aradım
Uğur telefonu açıp "efendim abi" dedi

"uğur amerikadamısın" diye sorduğumda
"evet abi bugün geldim" dedi.

Bu iyidi çünkü ben oraya gelmeden o biraz araştırma yapabilirdi.

"tamam önemli bir konu var oradaki hava alanının kamera görüntülerini al ben yarın oraya gelecem" dediğimde
"hayırdır abi" diye sorunca
"geldiğimde anlatırım" dedim ve telefonu kapatıp

Kahveden bir yudum aldım "seni bulacam nisan ve bu sefer cezanı çekeceksin " dedim sesizce


KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin