Aradan üç hafta geçmişti. Lily ve James mutluydu. Biz mutluyduk. Lily iki gün James'la yüz yüze gelememişti ama en sonunda teslim oldu.
Lily sürekli James ile, bununla bağlantılı olarak bizimle olduğu için bazı tavırlarımızdan ufaktan şüphe duymaya başlamıştı. Ama hala saklıyorduk.
Quiddtich antrenmanları da hızla devam ediyordu. Hatta son hafta James'ın yüzünü göremedik diyebilirim. Antrenmanları kaçırmamaya çalışıyordu. İki gün sonra da -bizim için- ilk quiddtich maçı vardı. Slytherin'inki bugün olmuştu. Ravenclaw'u 70 farkla yenmişlerdi. O kaptan bozuntusuna iyi oldu. Eğer iki gün sonra biz kazanırsak maç slytherinlerle. Ve kazanacağız. Bu çekişmeli olacağına emin olduğum maç mutlaka gerçekleşmeli.
Hailey Avery'i üç hafta boyunca sadece antrenmanlarda ve derslerde gördüm. Hiç Konuşmadık. Hatta yoğunluktan geceleri arkadaşlarının yanına bile gidememişti. Yorgunluktan.Şahsen bu beni oldukça mutlu ediyordu. Ama gündüzleri görüyordum onlarla. Bazıları bundan muzdarip olmalı.
Avery'nin onlarla görüşmesi ne kadar azalmışsa Collins ile o kadar artmıştı. Hep bir aradaydılar. Sinir bozucu. Çok sinir bozucu. Bazen abarttığımı düşünüyorlar.
Dersler ise oldukça yoğundu. Balyumruğa bile gitmeye vakit bulamıyorduk. Bugün öğretmenler başımızda zaten. Şimdi de bu yüzden iki gün sonra maç yokmuş gibi ortak salonda oturmuş ders çalışıyoruz. Çünkü çalışmamız gerek(miş.)
Kalemi masaya fırlatmamla James ve Remus önce irkilip sonra bana baktılar. Sandalyemde arkaya doğru yaslandım, ve gelecek planımı anlatmaya başladım.
"Ben bu derslerden bıktım -hem de çok- Bakın ne yapmak gerek biliyor musunuz ? Seherbaz falan olmayacağım, ben Voldemort'u yenip Diagon Alley'de küçük bir dükkan açacağım. Üstün fikirlerimi paylaştığım bir alet edevat dükkanı olabilir, Zonko'nunki gibi olabilir, parşömenci olabilir, hatta kahve dükkanı olabilir. Evlenmicem de. Motorsikletimle mutlu mesut -huzur içinde- yaşayıp öleceğim."
James göz devirdi ve manşet gösterir gibi parmaklarıyla kare oluşturdu.
"Dedi ve Black malikanesinde, safkan bir kızla, gösterişli bir düğünle evlendi. Küçük Sirius Blackleri oldu. Mutlu son."
Remus gülerken göz devirme sırası bendeydi. Sonra Remus aklına gelenlere dediklerime inanamayarak konuşmaya başladı.
"Sen ? Sirius Black ? Huzur içinde? Muziplik olmadan ? Sanmıyorum. Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur paticim."
Haklıydı, ama ne güzel sakin bir hayatım olurdu. İnsan düşünmeden edemiyor. Ama karakterimi de hayalime katsam daha iyi olabilirdi. Bu sefer gelecek planını anlatma sırası Remus'undu.
"Ben seherbaz olmak haricinde, Hogwarts'ta profesör olmak istiyorum. Ksks olabilir, biçim değiştirme olabilir, kehanet bile olabilir -uydururum bir şeyler-. Hatta Hagrid' in çırağı bile olabilirim. Ama burada olayım. Burası benim evim."
Bu dediklerini düşündüm, Remus, profesör, öğrencilerin sevgili, harika, eğlenceli, muzip öğretmenleri. Kulağa hoş geliyor. Ama aklıma gelen kişiyle kaşlarımı çattım ve söze daldım.
"Konuştu yeni nesil Minerva Mcgonagall."
James katılmadığını belirten bir ses çıkardı ve cevapladı.
"Saçmalama pati. Remus'tan olsa olsa öğrencilerin çok sevdiği, kafa dengi bir profesör olur. Sıkıcı biri değil. Çapulcu birinden bu beklenir."
Az önce düşündüklerimi sözlere aktarmıştı. Remus ve James birbirine beşlik çakarken ben de doğru söylediğini belirten sözler sarfettim. Şimdi sıra James'taydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanfictionKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...