Önce Gringotts'a girdik. Orada da siyah kıyafet ile dolaşan insanlar ve memnuniyetsiz bir ifadeyle çalışan cincüceler hariç görünürde bir şey yoktu. Hesabımı kontrol ettim ve hemen çıktık. Ve şaşırdığım bir şekilde tam bankanın önünde biriyle çarpıştım.Frank Longbottom.
Hemen bana baktı. Neşeyle birbirimize sarıldık.
"Dostum nasılsın ?" Frank iki sene önce mezun olmuştu ve bu yaz yine aynı dönemde bizim binadan mezun olan Alice ile evlenecekti.
"Ooo beyler merhaba. İdare ediyorum işte. Sizi gördüğüme sevindim. Siz nasılsınız ?"
Remus cevap verdi."Aynı şekilde."
"Muziplikler devam ?"
"Size çektirdiklerimiz kadar fazla olmasa da devam." Gülüştük. Doğru, bizi az savunmamıştı Mcgonagall'a karşı. Bizi severdi. Biz de onu.
Fazla zayıflamıştı. Zaten oldukça normal. Seherbaz olarak işleri çok zor.
Aklıma gelen kişiyi sordum.
"Alice nasıl ?" Frank'ın birden yüzü düştü. Korkmuştum. Yoksa başına bir şey mi gelmişti ?"Alice, biraz hastalandı. Ben de onu ziyarete St. Mungo'ya gidiyorum." Sirius endişeyle birlikte sordu.
"Önemli bir şey mi ?" Frank gülümsedi.
"Hayır değil. Korkmayın." Remus aklına gelen fikri sundu.
"Bizde gelelim istersen senle." Sirius ile birlikte kafa salladık. Zaten St. Mungoya da gitmeyi düşünüyorduk.
"İşiniz yoksa eşlik etmeniz beni mutlu eder." Frank'in cevabıyla yanına geçtik ve yürümeye başladık.
Remus, Frank' e merakla sordu. "Nasıl gidiyor ?"
"İyi... Güzel....Bildiğiniz gibi."
Frank, iyi mi kötü mü ne diyeceğine emin olamamıştı. Genç yaşında çok ünlenen, çok yetenekli seherbazlardan biriydi. Şu an özel bir görevden döndüğüne adım gibi emindim.
Onunda zümrüdü-anka yoldaşlığının bir üyesi olduğunu biliyordum. Alice de aynı şekilde. Ama tabii ki bunun hakkında bize bir şey söyleyemezdi.
Terk edilmiş mağaza görünümlü Purge & Dowse Ltd. 'ye ulaşmıştık. Pencereden adım atarak hastaneye girdik.
İlk kattaydık. Soldan bir koridora saptık. Ardından bir merdiven çıktık. Ve bu sefer sağdan bir koridora saptık. Bu esnada görmüş olduğumuz çoğu yatak doluydu. Şifacılar koşturuyordu. En sonunda küçük bir odaya girdik. Odada sadece yatakta doğrulmuş olan, kar yağışını seyre dalmış Alice vardı.
Frank Alice' ye yaklaştı.
"Sonunda geldin Frank. Seni çok merak ettim. Nasıl geç-" Frank sözünü böldü. Bizi işaret etmiş olmalıydı.
"Sana bir sürprizim var..." Alice'nin önünden çıktı. Ve anons eder gibi konuşmaya başladı.
"Karşında Gryffindorun en sevilen ve popüler grubu." Alice şok içinde bize baktı sonra da gülümsedi. Sevinmişti.
"Vayyy baylar! Sizin burada ne işiniz var ?"
Sirius yatağa Alice'nin yanına oturdu. Remus ise pencerenin önüne geçti. Ben de yanındaki koltuğa oturdum. Frank te Remus'un yanında yerini aldı.
"Noel tatilindeyiz biliyorsun Alice'cim." Sirius'un dediğiyle birlikte ikisi de gülümsedi.
Alice de zayıflamıştı. Siyah saçlarını kısa küt kestirmişti. Yüzünde Frank'te de olduğu gibi ufak yaralar vardı. Ama daha az.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanficKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...