Sirius' s
"Aynen öyle Fleamont amca. Sonra da bu yaptıklarım yüzden James beni mahvetti."
Mr Potter anlattıklarıma deli gibi gülüyordu. James ise babasının yanından bana kaş göz yapıyordu. Ve 'birazdan göreceksin sen' hareketleri.
Trenden indiğimiz gibi direkt James'lara gelmiştik. Annesi çok ısrar etmişti. Noeli burada kutlayacaktık. Onları zaten çok seviyordum. Benim ailem gibiydiler. Hatta benim ailem.
Şimdi de karşılıklı oturmuş, noeli kutlamış sohbet ediyorduk. Geç saat olmasına rağmen hala uyumamışlardı. Onlar da beni seviyorlardı.
"Ahhhh canım arkadaşım ne de sever beni."
James'ın cümlesiyle güldüm. Babası oğlunun sırtını sıvazladı. Sonra bana gülen gözleriyle birlikte iltifat etmeye başladı.
"Sirius, oğlum sen çok iyi bir insansın ya." Tam devam edecekken James dalga geçer gibi söze atıldı.
"Bazen öz oğlunuz oymuş ben de evlatlıkmışım gibi davranıyorsunuz. Doğru söyleyin. Ben evlatlık mıyım ?"
Ağzıma bir mısır atarak cevap verdim. "Evlatlık alacak olsalar seni almazlar kanka."
James kafama yastık fırlattı. Babasının ona bir bakışı vardı ki sormayın. Aşırı komikti.
"Bak kardeş falan dinlemem gösteririm gününü."
Birbirini kardeş olarak görmek. Ne kadar güzeldi bu. Benim de öz bir kardeşim vardı. Çok sevdiğim. Ama umrunda olmadığım.
"James ne biçim konuşuyorsun sen arkadaşınla ?" James omuz silkti. Sonra gülmeye başladı. Ardından hep birlikte güldük.
"Bak lafımı böldün. Dediğim gibi, benden sana bir baba tavsiyesi. Düşünmeden hareket etme! Başına çok iş açarsın daha! Sevdiklerine canın pahasına güvenme, böylece ilerde kolay kandırılırsın."
James ile aynı anda göz devirdik.
"Anladım anladım. Siz akıllanmazsınız. İkiniz de aynısınız baksana. Aynı tavsiyeleri oğluma da verdim ama Hogwarts'tan gelen mektuplar yüzünden neredeyse bir koleksiyoner olacağım."
Gülmeye başladık. James, hafif gerildi. Eyvah dedim Mr Potter aldığımız cezalara girecek. James'ta bana kaş göz hareketleriyle konuyu değiştir dedi.
"Evet kurabiyelerimiz de geldi."
Neyseki o sırada içeriye kurtarıcımız Mrs Potter girdi. Yanında da ona yardım edip çayı getiren Remus.
Evet Remus'u da çağırmıştılar. Ama Peter annesini çok özlediği için yanımızda değildi.
"Oğlum biraz şu çocuktan bir şeyler kapsaydın ya."
Remus gururla baktı. Biz de ona öyle bakıyorduk.
Ardından Remus kaşlarını çattı. "E James bana yemek yaptığını söylemişti."
Bu sefer kaşlarını çatma sırası Mrs Potter'daydı.
"Sanırım babasıyla bir kere girmiş olduğu mutfaktan bahsediyor. Mutfak neredeyse patlamak üzereydi. O gün bugündür yemek yapmalarına izin vermiyorum." Gözümde canlandırdıklarıma gülerken James ve Mr Potter gülmüyordu.
"Yemek yaptığımı söyledim aylak, yapabildiğimi değil."
Bu sefer herkes gülüyordu.
Ardından James teslim olur gibi ellerini havaya kaldırdı. "Valla anne onun yapabildiklerini hiçbirimiz yapamayız. Kusura bakma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanficKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...