Uzun zaman sonra, bu harika geçen (!) karantina günlerinde yazmayı çok özlediğim hikayemle karşınızdayım!
Keyifli okumalar!☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Peşlerinden gittiklerim Süms- pardon Snape ve Mulciber'di. Ama kütüphane kısmına geldiğimizde sola saparak uzaklaştılar. Kayboldular daha doğrusu. Yine ne iş çeviriyorlar acaba ?
Kütüphaneye girdiğimde dersten çıkalı sadece beş dakika olduğu için az kişi vardı. Etrafta mavi bir kitap bakındım ama görünürde yoktu. Unuttuğuna göre masalardan birinde olmalıydı. Madam Pince'ye sormaya karar verdim.
"Mavi bir kitap gördünüz mü ?"
Kibarca yanına yaklaşıp sormuştum. Ama o kitaplarından başını kaldırmadan cevapladı.
"Çok mavi kitap gördüm."
Göz devirdim ve sakince açıklamaya çalıştım. Sakin ol patiayak! Manyaklarla daha önce az uğraşmadın.
"Öyle değil, arkadaşımın kitabı masada kalmış, buraya ait olmayan bir kitap. "
"İçerideki masalara bak ben görmedim."
"Gözlerinde bozukluk bu günlerde iyice artmış, artık tamamen bunadın galiba ?"
Diye mırıldandığımda kafasını kaldırıp bir saniye baktı ama ben yavaşça -yapmacık bir gülümseme ile- selam verip aralara doğru ilerledim.
Aralarda çok masa olmadığı için -genelde kitaplarla doluydu- bulamamama sinirlendim. Zaten koskoca kütüphane. Keşke yerini tam olarak söyleseydi Remus. Aynamı çıkarıp James'a sormayı düşündüm ama burası bunun için uygun değildi. Ve önemli şeyler için kullansam daha iyi olur sanki.
Yasaklı bölüme geçmeden önce küçük bir rafın salladığını gördüm. Önünde biri vardı ama haberi yok gibi gözüküyordu, kafasını kitaba gömmüştü. Raf üstüne yıkılacaktı. Hızlıca hareket ettim ve kızı belinden sıkıca tutup kenara çektim. Raf şiddetle düştü.
Evet bu Avery'di. Yine.
Ama arkasındaydım. Birden çektiğim için arkası dönüktü. Kalp atışını hissedebiliyordum. Çok hızlı atıyordu. Önce birinin onu çekmesine sonra rafın düşmesinden dolayı korkmuş olmalıydı.
Parfümü hala etkisini yitirmemişti. Yüzünü birden bana doğru çevirdi. Onu tutan kişiye bakmaya karar vermişti. Yine çok yakındık. Bu aralar hep öyleydik. Gözlerini gözlerime dikti. Bu sefer de nefesini hissedebiliyordum. Yüzüme vurunca yutkundum. Ayrılamıyordum. İkimiz de sessizdik.
Madam Pince yanımıza gelince kafamı zorlanarak ona çevirmek zorunda kaldım.
"Noluyor burada ? Kütüphaneyi başıma mı yıkacaksınız ?"
Gözleri benim Avery'nin belinde olan ellerime kayınca elimi çektim ve uzaklaştık. O da konuştu.
"Sizce de burası sevgililerin buluşması için uygun bir yere benziyor mu ?"
Neyi kastettiğini anında anladığımda sessizce gülmeye başladım. Avery kızarınca daha da fazla güldüm.
Madam Pince bize kınayan bir şekilde bir daha baktı ve asasını çıkardı. Asasının bir hareketiyle raf kalktı ve kitaplar içine dizilmeye başladı. Bu kadını hiç sevmiyorum. O hızla uzaklaşınca Avery şoktan çıktı. Bana doğru döndü ve bir adım uzaklaştı. Sinirle konuştu.
"Senin yüzünden yanlış anladı."
Ben de bir adım ona yaklaştım ve sordum.
"Ben ne yaptım ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanficKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...