Hailey's:
Saçlarımı havluya sararken aynada aksimi inceliyordum. İki ay ışık hızıyla geçmişti. Tek değişim uzayan saçlarım ve günler geçtikte daha da çöken göz altlarımdı.
Ben fena dağılmış haldeydim. Güzel gözlerim artık ferahlığı simgeleyen bir deniz değil, içine kendini hapseden karanlık bir orman gibi gözüküyordu. Etrafıma baktım. Artık kafasını hiç dersten kaldırmayan Lily, Lily'e anlamadığı soruları soran Marlene, sınavın geçici olduğunu bilip uykusundan taviz vermeyen Kate, yanlışlıkla asasına zarar veren Peter'a hala sövmeye devam eden Mary...Ama hepsi bir şekilde mutluydu. Lily James'ın bir gülümsemesiyle, bildiği bir soruyla, Marlene her başarısında, Mary, kazandığı iddialarla, Kate yine yastığıyla...
Geçen bu sürede Marlene, hem benimle hem de Sirius'la arasını düzeltmişti. Çok mahcup gözüküyordu benimle konuşmaya çalıştığı gece. Hırs yaptığını kabul etmişti. "Sirius'u tabii ki çok seviyorum. Canımı verecek kadar. Ama James, Remus, Lily, Mary...hepsine aynı şekilde." Özür dilemisti aynı zamanda sözleri ve davranışları için. Samimi olduğu belliydi zaten. Ben de fazla uzatmadım.
Dediğim gibi herkes bir şekilde iyiydi. Peki ya ben ? Beni mutlu edebilecek bir şey bir tek kişi vardı. O da yanımda değildi zaten. Ve ben bunu kendim seçmiştim. Hala gözleriyle delip geçiyordu beni. O gri gözleri unutmak mümkün olabilir miydi ? Ama olacaktı. Çünkü korkuyordum. Bu ikimize de fayda sağlamazdı. Ne aileme yüz çevirecek halim, ne de savaşta onunla sırt sırta olabilecek takatim vardı.
Saçlarımı açıp kuruttum. Ve pazar gününün, daha çok yazın tadını çıkarmak için hareketlendim. Ufak çiçeklerle dolu omuzlarımı açıkta bırakan elbisem ruhumu yansıtmasa da olmak istediğim kişiyi vurguluyordu.
Ortak salona girdiğim an etrafı incelemeye devam ettim. Derslere küfür edenler, benden daha çok çalışan altıncı sınıflar, sevgilisiyle sarmaş dolaş olanlar... ama istemsiz olarak aradığım kişi yine yoktu.
Derin bir nefes alıp bahçeye ilerledim. Yarın doğumgünüm olduğunu hatırladım. Ve iç çektim. Her seneki gibi kutlayacaktık. Hava yine çok güzeldi. Kendimi yere attığım gibi başımı Jason'un omzuna koyarak söylenmeye başladım. "Herkes ders çalışırken niye biz burdayız ?"
Allen'ın büyük bir alçakgönüllülükle vermiş olduğu cevaba güldüm."Bizim ders çalışmaya ihtiyacımız yok. Zaten zenginiz."
Jason ile aramız düzelmiş gibiydi. Doğrusu herkesle. Sadece istediğimin bu olduğundan emin değildim. Jason boynuma küçük öpücükler kondururken mırıldandı. "Çok güzelsin." Ona da haksızlık ediyor gibiydim. Bencildim. Farkındayım.
"Alt tarafı elbise giydim." Jason bu sefer dudaklarıma ilerledi. Biraz sonra üstüme atlayacak gibiydi. Gözlerimi kapatıp açtığım anda Regulus ile göz göze geldik. Onaylamayan bir ifadeyle ikimize bakıyordu. Beni suçlarmışçasına. Sirius'la onu görmeye gittiğimizden beri hiç yalnız kalmamıştık. Ondan hep kaçıyordum. Bana diyeceklerinden korkuyordum.
Narcissa aklına gelen şeyi dile getirdi. "Iki gün sonra sınav için tüm sınıflara ortak bir ksks dersi verilecekmiş."
Allen Avery göz devirerek sordu. "Gitmeyeceğiz değil mi ?"
Jason güldü. "Heyy biraz eğleniriz." Ne kastettiğini anlayarak ondan uzaklaştım. Bu hareketime cevaben yüzünü buruşturdu.
Biraz sonra akşam yemeğine indik. Yine bahçeye çıkacaktık ve doğumgünümü onikiden önce kutlayacaktık. Ve kıyıda köşede hiç yapmadığımız bir aktivite yapmaya kadar verdik. İçmek. Şahsen ben iyi bir fikir olduğunu düşünmüyordum. Çünkü hepimizin sızıp kalacağına emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
Hayran KurguKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...