Gözlerimi zorlanarak açtığımda fark ettiğim tek şey Sirius'a tamamen yaslanmış olmam ve başımın omzunda durmasıydı.
Yüzüme gelen saçlarımı arkaya doğru itekliyordu. Olayların tamamen farkına vardığımda bulunduğum konum şükretmeme sebep olmuştu. Sanırım kurtulmuştuk. Gözlerim gözlerini bulduğunda derin bir nefes aldı. Yaralanmıştı. Ten rengi solgundu zaten ama her zamankinden daha solgun gözüküyordu.
"İyi atlattık." Remus'un iç çekerek söylediği şeyle birlikte ona döndüm. Uyandığım için derin bir nefes almıştı sanırım.
Remus mu ?
James ile birlikte ayakta duruyordu. Onlar ne ara gelmişti ki ? Biz onlar sayesinde mi çıkmıştık? Nasıl haberleri olmuştu?
Başım fena şekilde ağrıyordu ama sorularıma bir yerden başlamam gerekiyordu. "Neredeyiz ?"
James cevap verdi. "Black malikanesi zindanlar." Gözlerimi korkuyla sonuna kadar açtım.
"Şaka yaptım. Hogsmeade." James'ın şakasına gülecek durumda değildim. Remus kıkırdadı. Biraz daha bakınınca burasının en başta cisimlendiğimiz sokak olduğunu anladım.
Sirius'a dönerek sorguya devam ettim. Benimle pek konuşacak gibi durmuyordu. "Nasıl kurtulduk ?"
Ama onun yerine Remus cevap verdi. "James ile birlikte Sirius'u göremeyince her yeri karış karış aradık. Zaten Hogwarts'ta gözükmüyordu..... Yani her yere bakmıştık. Tehlikede olduğunu anladık. Kesin kötü bir şey vardı. Ardından Regulus'un bıraktığı notu bulduk."
Benim asla bulmaya çabalamadığım notu bulmuşlardı. James, Remus'un sözlerini tamamladı. "Sonra onunla bir şekilde haberleştik. Senin baygın olduğunu söylediği için hastane kanadından bir iksir aldık. Sirius çok mücadele etmişti biz gelene kadar. Sen yerdeydin o da hala mücadele ediyordu. Ne yazık ki sizi kurtarmamız için onları etkisiz hale getirdik sonra da kaçmayı başardık."
Şu an nasıl haberleştiklerini umursamıyordum. Sonuçta çapulculardı onlar. Kurtulmuştu ya. Elimi, Sirius'un başında hala kanayan yarasına götürdüm. Onun tenine hiç yakışmamıştı. Gözümden bir yaş düştü. Ben gelmeseydim bunlar olmayacaktı. Parmaklarımı hızla çektim.
Sirius gözü başka yerde fısıldadı."Korkuttun beni. O an açıklayamadıklarımı söyledim. "Rodolphusun büyüsü tüm gücümü çekti." Sirius başını salladı.
"Hadi neredeyse sabah olacak. Gidelim artık." Remus'un dediği şeyle hala Sirius'un üstünde olduğumu fark edip ayağa kalktım. Remus'a göz ucuyla tekrar baktım. İkimiz için de endişeliydi hala.
Yine o geçite girdik. Sirius anlatmaya koyuldu. Hala kardeşini düşündüğü için morali bozuktu ama şakaya vurmaya çalışıyordu. "Tam geçitin başında arkamdan birinin geldiğini anladım. Ama Remus, James ya da Peter sandım.....Kaçırdığın bir şey vardı slytherin, benim koku alma duygum efsanedir."
Upss.... o kadar gizlice yürümüştüm oysaki. James ve Remus kıkırdarken başımı saklamak istercesine önüme eğdim. Biraz utanç vericiydi.
Remus söylenmeye başladı."Seninle konuşucağız Pati. Aklımı çıkardın. Anca beraber kanca beraber değil mi ?"Sirius umursamazca cevap verdi. "Beni biliyorsunuz bana bir şey olmaz."
Evet sana bir şey olmaz ama olursa, bana James'e, Remus'a ve Peter'a inme iner sadece.
"Ben de öyle dedim Sirius halleder dedim ama dinlemedi." James'ın homurdanarak söylediği şey karşısında Remus'un verdiği cevap kıkırdamama sebep oldu. "Sen az kalsın ağlayacaktın." Sirius'ta güldü. Ve James'ın omzunu sıktı. Aralarındaki bağa inanamiyordum. Birbirlerine bakışlarına. Regulus kıskanıyorsa da haklıydı. James nereye Sirius oraya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanficKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...