43.Bölüm: Diagon Alley

823 79 19
                                    

James's

"Sürpriz." Elimdeki ateşviskilerini kaldırıp kapıyı açan Sirius'a doğrulttum. Ama kolundaki sargıyı görünce yüzümdeki gülücük söndü.

"Oğlum noldu lan ?" Sirius kafasıyla işaret etti. "Geç içeri anlatırım."

Hızla peşinden gidip mutfağa yöneldim.
Üstümü değiştirmeden uzanmış olduğu koltuğun karşısındakine geçtim. Ayaklarımı sehpaya uzattım. Ateşviskilerini açıp fırlattım.

"Umarım yemek yapmaya çalışırken falan olmuştur? Ya da sıkıntıdan duvara omuz atarken ?" Dediklerime yavaşça güldü. Evet bu kadar basit olmadığının ben de farkındaydım.

"Önemli bir şey değil di mi ? Anlat bakayım."

Tam konuşmaya başladı ki. "Bak şimd-" o sırada kapı çaldı. Sirius yaralı olduğu için kapıyı ben açtım.

"Bensiz ha ?" Remus elindekilerle içeri geçti.

"Size pudding getird-" Kolunu o da fark etti.

Endişeli bir şekilde sordu. "Pati koluna noldu ?"

"Geç abi tam da onu anlatacaktı." Remus'ta yanımdaki tekli koltuğa oturdu. İkimizde merakla ona bakıyorduk.

Sirius önemsiz bir şey der gibi bakıp konuştu. "Önce sen naptığını anlat aylak!"

"Ya şu an ben mi önemliyim, sen mi ?" Pes edermiş gibi konuşmaya başladı.

Olanları kısaca özet geçti. Şok içinde ona bakıyorduk. İnanamıyorum. Bir gece yalnız bıraktık yine duramamış. Kahraman oldu ama. İkimiz de onunla gurur duyuyorduk.

Ben "Ben de orada olmalıydım ki var ya!" Deyip iç geçirirken Remus başka bir alemdeydi.

"Ya bu kadar kolay kurtulmasaydın ?" Sirius uzandığı yerden kalktı ve omuz silkti. Kibirle gülerek sordu.

"Benim mesleğim bu olacak farkında mısın aylak ?" Remus hala endişeliydi.

"Biliyorum ama..." Aklıma gelenleri dile getirdim.

"Keşke söyleseydin hemen gelirdik."

"Bu kadar saçma bir şey için düzeninizi bozmak istemedim." Açıkçası şaşırmıştım. Sirius bu. Hemen bizi başına toplardı normalde. İlgiyi seviyordu. Benim gibi. Bir kez daha anladım ki büyüyoruz.

"Sonrası da var." Dediği şeyle birlikte daldığım yerden tekrar ona döndüm.

"Sakın bana evi yaktığını falan söyleme! Diğer odalara bakmaya korkuyorum şu an!" Sirius bana deli gibi gülüyordu.
Remus ise beni susturdu.

"Bu yara olması gerektiğinden fazla kanadı. Kanamayı asla durduramadım." İşte şimdi ciddileşmiştim. Bu lanet Sirius'a çok mu fazla isabet etmişti ? Remus ayağa kalktı.

"Hemen St. Mungo'ya gidelim!" Aklıma gelenlerle birlikte Remus'u durdurdum.
Orası şu an ölümyiyenler tarafından lanete uğrayan insanlarla dolu olmalıydı. Zümrüd-ü anka yoldaşlığının çok çaba sarfettiğine emindim. Babam biz Hogwarts'ta iken olan biten her şeyi anlatmıştı.

"Yok yok orası olmaz. Babama gidelim, o hemen bir şifacı bulur." Sirius ikimizi de susturup oturmamızı sağladı.

"Yok yok. Şu an öyle değil! Kanamıyor." Sonra nefes alıp, sakinleşip sözlerine devam etti.

"Ben niye böyle olduğunu, neden geçmediğini düşünüp duruyordum. Sonra aklıma bir şey geldi. Denemem gerekiyordu. Gece yarısı. Eve gittim. Black Malikanesine." Remus ile aynı anda birbirimize baktık ve aynı anda yüksek bir sesle sorduk.

Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin