Lily's:
Noel harikaydı. Ailemi çok özlemiştim. Çok iyi vakit geçirmiştim. İki sıkıntım vardı. James'ı özlemek ve Petunia. Yine beni delirtmişti. Ucube olduğumu söyleyeyip duruyor, yedi senedir. Yine canımı sıkmıştı. Bir de Snape. Her zamanki gibi çok sık karşılaşmıştık. Evlerimiz yakındı sonuçta. Kalbimi çok kırdı. Onu karanlık tiplerle görüyorum sürekli. Oysaki öyle değildi.
İkinci yarı ise, çok güzel başlamıştı benim için. Fybs sınavlarımız yaklaştığı için daha da fazla ders çalışmaya başlamıştım. Bitki görevini de kazanmıştık. Çok çalışmam lazımdı. Bu günlerde beni üzen bir şey vardı. James bana soğuk davranıyordu.
Onunla birkaç gündür Marlene'yi avutmaktan veya ders çalışmaktan dolayı pek vakit geçiremedik. Ama nedeni bu değil. Anlamıyorum. Neden böyle ? Sormak ta istemiyorum. Düşüncelerimi bölen James'ın ensesini kaşıyarak yanıma yaklaşmasıydı.
"Günaydın Lil." Esnedi ve yanıma oturdu. Ama aramızda büyük bir mesafe vardı.
"Günaydın James." Sormaya karar vermiştim. Bu soğukluk, beni mahvediyordu.
"Uykunu alamadın galiba yine ?" Sorduğum soruya elini salladı. Ve saçlarını karıştırdı.
"Her zamanki ben." Sormaya karar verdim. Daha fazla dayanamayacaktım. Yanına doğru yaklaştım."James, son günlerde....."O sırada Sirius Black aramıza girdi. Ve bir kolunu bana diğer kolunu James'a attı. İç çektim.
"Günaydın benim güzel aynı zamanda zeki arkadaşım Lily ve kitaplarını arkasından bizim getirmemiz, için unutmuş gibi yapan, Çatalak." Kıkırdadım. James yine formundaydı. Siriusta son günlerin aksine neşeli.
James kaşlarını çattı. "Ee getirmemişsin!" Sirius gözleriyle pencereyi işaret edip pişkince sırıttı.
"Onları camdan aşağı fırlattım." Gözlerimi sonuna kadar açtım. James inanamıyormuş gibiydi. Sirius' un gülümsemesi daha da yayılınca sordu.
"Şaka olduğunu söyle!" Sirius kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Gözümün önünde. Hem de wingardium leviosa ile odada bir tur gezdirdikten sonra." Remus omzuna astığı çantasıyla birlikte yanımıza inmişti aynı zamanda gülüyordu. Ben de gülmeye başlamıştım. James Sirius' un kolunu itti ve pencereye doğru gitti.
"Accio büyü kitaplarım!" Kitaplar hızla gelip yere kondu. Çamur olmuşlardı. Sirius ve Remus gülüyordu. Bu yaptıkları çok yanlıştı ama komik.
James gözlerini kıstı. Bir süre kitaplarla bakıştıktan sonra Sirius' a döndü. "Bunu sen istedin Siri!"
James bilmediğim bir büyü fısıldadı. Birden Sirius' un bütün saçları yukarı doğru dikildi. Kirpiye benziyordu. Çok komik gözüküyordu. Yanımdan hızla kalkarak aynaya doğru ilerledi. Aynaya baktığı anda sinir krizi geçirecek gibiydi. Ve ani bir hamleyle Remus'a dönerek bir büyü mırıldandı. Remus' un saçları mor olmuştu ve uzamıştı. Doğrusu kime güleceğimi seçemedim.
Remus şokla sordu. "Ben ne yaptım tam olarak ?" Sirius gözlerini belerterek sordu. Aynı zamanda eseriyle gurur duyuyordu.
"Bu büyüyü James' a öğreten ben miyim ?" Remus başını salladı.
"Evet. Sana bana yaptığın büyüyü öğreten benim." Dediği cümleyle birlikte kafam karıştı. Ama Sirius anlamıştı.
"Ah o zaman üzgünüm Remus, Karıştırmışım." Ama hala gülüyordu. Remus asasını doğrulttu.
"O zaman cezanı çek Siri!" Bir büyü fısıldadı ama o sırada Sirius eğildiği için, büyü salona yeni girmiş kargaşayı anlamaya çalışan Peter'a isabet etti. Peter balon gibi şişmişti. Patlayacak gibi bir edayla sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanfictionKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...