22. Bölüm (Part 1): Quiddtich Zamanı

1.6K 109 37
                                    

Hailey' s:

Kapalı bir cumartesi sabahıydı. Yağmur damlaları hızla cama çarpıp ses çıkarıyordu. Fırtına çıkmış olmalıydı. Gözlerimi yavaşça araladım. Pencerenin önündeki perdeyi açık bırakmıştım. Havanın rengi çok güzel bir griydi. Daha erken olmalıydı. Doğruldum ve saate baktım. Altıydı. Odadakilerin hiçbiri daha uyanmamıştı. Kate'ın horultusu yağmur sesiyle karışmıştı. Ben de yine yattım. Ve yağmurun cama çarpışını izleyerek düşündüm.

Perşembe gecesi partiden gelince direkt uyumuştum. Partinin sonunda kafam bozulmuştu. Çok eğlenememiştim çünkü Jason ve diğerleri yine partideki herkesi korkutup kaçırmak için plan yapıyordu. İlk başta ben de eğlenceli olabileceğini düşünmüştüm ama bu herkesi tehlikeye atan bir plan olunca vazgeçirmeye çalıştım ve kavga ettik. Lupin gelince de onunla dansa kalktım. Böylece tamamen vazgeçti. Neden engellemeye çalıştım bilmiyorum, kimseyi sevmiyorum ki.

Bir de Potter' ın Evans' ı benimle kıskandırmaya çalışması vardı ki oldukça komiğime gitmişti. Çünkü Evans deli gibi kıskanmıştı.

Sonra dünü düşündüm. Önemli bir olay yaşamamıştık. Derslerden çıkıp yine derse girmiştik. Bugün gryffindorun quiddtich seçmeleri vardı. Ama havaya bakılırsa iptal olacak.

Aklıma bir şey daha geldi. Sirius Black. Partiden beri, dersler hariç görmüyordum. Partide sarhoşken yaptıkları, söyledikleri, onunla muhattap olmamaya çalışmam. En sonunda yaptığı saçma konuşma. Bana güzel olduğumu söyleyip inkar etmesi. Sonra Jason'la barışmam...

Neyse önemsizdi, geldi geçti.

Bunları ardı ardına düşünürken gözlerim tekrar kapandı.

*********

Bir saat daha uyuduktan sonra kimse uyanmadan ürpererek kalktım. Erken kalkmayı sevmesemde bir kere daha uyku tutmamıştı. Soğukta yorgandan çıkmak zor olsa da başarmıştım.

Ama çıkmadan önce fark ettim ki birinin gözleri üzerimdeydi. Evans. Uyanıktı. Bana kötü kötü bakıyordu. Sinirliydi. Kesin Potter yüzünden. Ona alayla gülümsedim. Birden sinirle doğruldu ve konuştu.

"Ne gülüyorsun?"

Ben de durumuna atıfta bulunarak "Baksana Potter' ın aşkından neler olmuş sana." Dedim.

Sonra onun adını söylediğim için sinirle tehdit etti. Evans 'a bak.

"Ondan uzak dur!"

"Sonunda kabul ettin, Evans ondan hoşlanıyorsun. Umarım boy boy çocuklarınız olur."

Bu iyi dileğimden sonra sakinledi. Bir de hala inkar ediyor. Bana kötü kötü bakmaya devam etti ve arkasını döndü. Odadan neşeyle çıktım.

Kalın kazağımı da giyip ortak salona indiğimde gözüme bir şey çarptı. Salon boş değildi. Çapulcular orada uyuyordu. Gece saat kaça kadar oturdularsa artık.

Potter, tekli koltukta ayağını masaya uzatmış kafası arkaya düşmüş bir şekilde uyuyordu. Lupin ise kitabıyla bir koltuğa kıvrılmıştı.

Sonra gözüm ona kaydı. Koltuğa boylu boyunca uzanmış, ayakucunda uyuyan Pettigrew' i -sanırım- yere atmış saçları göz kapaklarının üstüne düşmüş Black' e.

Gerçekten yakışıklıydı. Bu düşüncemi başımdan savmak için kafamı salladım. Doğal olarak pek etkili olmadı.

Bakmaya devam ediyordum ki göz kapakları oynamaya başladı. Gözlerini açtığı gibi beni gördü. Sonra tekrar kapatıp açtı. Bir süre daha bakıştık. Sonra yine umursamazca gözlerini kapadı. Ben de hızlıca çıktım. Çok anlamsız davranıyor.

Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin