Lily'sOdada volta atarken emin olup olmadığımı yaklaşık beş yüzüncü kez düşünüyordum.
Aslında bunu yapmaya pazar günü karar verdim. James'a çok kızgındım ama yemekten sonra yaptığı konuşma beni çok etkilemişti.
--------------------------------------------------------
...James'la göz göze gelince bir hışımla masadan kalktım. Kuleye doğru gidiyordum ki James yanımda belirdi. Beni kolumdan tuttu ve bir koridora getirdi.Sinirim ve şaşkınlığım bozulmadan sordum. "Napıyorsun sen Potter ?"
Bu sefer yüzünde alaycı bir ifade vardı ama gülümsemesi samimi değil, yapmacıktı.
"Her zamanki gibi peşinden koşturuyorum. Başka amacım yokmuşçasına."
Dedikleriyle daha da sinirlendim. Zorlayan yoktu. Ama karşımdaki de sinirli olduğu için sakinleşmeye çalışarak tane tane söyledim.
"Bak lütfen beni rahat bırak."
James yüzünü olumsuz anlamda salladı. Ve konuşmaya devam etti.
"Bugün sen beni terslemeyeceksin Lily, ya da lanet yok. Sadece saygı gösterip beni dinleyeceksin."
Ne demek bu ? Sakinliğim bozulmuştu. Dinlemek istemiyordum. Oradan gidecektim ki bir şey beni engelledi. Gidemedim. Ve dinlemek zorunda kaldım.
"Beklemekten yoruldum. Kaç senedir.
Evet uğraşmak hoşuma gidiyor ama bu da artık sıkmaya başladı. Sevmediğine ikna olmaya başladım. Seni rahat bırakacağım. Ne yaparsan yap neye karar verirsen ver. Sadece... Boşver senin için anlamsız."James hızla ben cevap veremeden ardında rüzgarını bırakarak gitti. Bense dediklerinin şokuyla orada dikildim...
------------------------------------------------------Bunları üç gün boyunca iyice düşündüm. Ve ondan hoşlandığımı kabul etmek zorunda kaldım. O da şöyle oldu.
Avery sayesinde. Ona şu an gidip sarılabilirim. Evet cumartesi neredeyse saçını yolacaktım. Dengesiz biri olduğumu söylerler.
James'ı bunca yıl kıskanmadım. Kaç kızla önümdeydi sayamadım bile. Ama bu aralar onu Avery'den deli gibi kıskanıyorum. Aynı binada olmamız, gıcık olması ve quiddtich takımında olması. Kimseye itiraf edemesemde en azından kendime etmeliyim. Kıskandım. Hem de çok. Mantığım saçmaladığımı iddaa ediyor ama kalbim... Gel de söz geçir. Sonra James' ın bu süreçte benden uzak kalması. Sanki alışmışım. Hayatım bu düzene göre oluşturulmuş gibi. Onsuz eksikmişim gibi.
Bu nedenle bu gece antrenmanı izlemeye gidecek ve bu durumu -biraz da olsa- halledecektim. Yani umarım.
"Hadi, kızılcadı başarılarının devamını dilerim, umarım zihnin açık olur."
Kate' in bu mutlukla ve rahatlamışlık hissiyle söylediği şeye göz devirdim. Mary, Kate 'e yastık fırlattı. O James' ı pek sevmediği için yanına gitmemi istemiyordu ama bunu söylemiyordu.
"Kate napıyorsun ? Kız sınava girmiyor. İçinden geldiği gibi davran Lil."
Mary' nin sözlerine karşı gülümsedim.
Marlene "İstersen ben de seninle geleyim, desteğe ihtiyacın olabilir." dedi.
"Sirius orada olursa diye gelmek istemiyorsa ne olayım."
Kate'in cevabına karşılık büyük bir kahkaha patlattım. Doğru, kesin amacı buydu. Marlene, Sirius'tan hoşlanıyordu. Hatta geçen yıl aralarında bir şey yaşanmıştı. Sirius'ta ondan hoşlanıyor gibiydi. Ama sonra araya yaz tatili girdi. Kimse adım atmayınca sonuç bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
Fiksi PenggemarKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...