Aradan üç gün geçmişti. Pazar günü gelip çatmıştı. Son üç günde olan farklı bir olay yoktu. Benden nefretini asla sakınmayan Sirius Black hariç. Özür dilediği andan sonra bir daha onu hiç o andaki gibi görmedim. Yine eski haline dönmüştü. Marlene'yle çıkmaya başladığı günden beri yüzüme bakmıyordu. Evet, biliyorum. Hep öyleydi ama diğerleri ile bile az çok konuşmaya başlamıştım. Onla hiç. Gerçi niye bu kadar umrumda olmak zorunda ?Bütün günü valizimi hazırlamaya ayırmıştım. Yatakhanede herkes telaşlıydı. Kate Helton hariç. O uyuyordu. Alt tarafı bir haftalık bir tatildi gerçi. Biraz sonra da Narcissa' nın yanına uğrayacaktım.
Şimdi de saçlarıma şekil veriyordum.
Mary MacDonald, büyü kitaplarını tek hamlede valize tıkarken öfkeyle söylendi."Bir hafta boyunca Pettigrew'in yüzünü görmeyeceğim için o kadar mutluyum ki!"
Lily elbise seçmeye çalıştığı dolaptan başını yöneltti.
"Öyle deme. Sana karşı duyguları var. İyi biri o."
"Offf. O duyguları biliyorum maalesef. Bıktırdı beni ya. Anlatmayı unuttum bakın..." Mary, elindekileri bırakıp anlatmaya başladı.
"Dün Tim Clant ile birlikte serada bitkibilime çalışıyoruz. Bu birden içeri girdi. Kitabını mı unutmuş nolmuş. Ardından bizi görünce bağırmaya başladı. -Gözlerinden yaşlar da süzülüyordu.- Ve bulduğu her şeyi üzerimize fırlatmaya. 'BANA BUNU NASIL YAPARSINIZ? NIYE NIYE?' diyerek bağırıyordu. Ne olduğunu anlamadım. Sonra da 'yazıklar olsun, hipogriflere yem olursunuz umarım' diyerek dışarıya koştu."
Hepimiz gülme krizine gitmiştik. Mary laflarına devam etti.
"Sonra tüm herkese acısını anlatmış. Lupin de buna durumu açıklamış. Az önce gelmiş, Mary bahçede çay içelim mi diyor ? Hayır ne alaka şu an ?"Lily ve Marlene güldü. Mary söylenmelerine devam etti.
"Ayrıca göründüğü gibi değil bence. 7 yıldır sorguluyorum, Potter ve Black bunu nasıl yanlarına aldı diye, ve hala cevap bulamadım."
Lily göz devirdi ve işine devam etti. Ama artık gözükmüyordu. Çünkü dolapta ne varsa yoksa ayırmak için yere yığmıştı. Ve orada bir dağ oluşmuştu. Macdonald sesli bir küfür etti.
"Bu kitap tam iki aydır bende. Unuttum resmen. Madam Pince beni mahvedecek. Gidip hızlıca vereyim."
"Dikkat et. Pettigrew her yerde olabilir."
Mary, Marlene'ye yastık fırlattı. Mary Odadan çıktıktan sonra Marlene elindeki mor kazakla birlikte önce aynaya baktı sonra Lily' e yaklaşıp sordu.
"Sence bu kazağımı götüreyim mi ?" Lily kafasını zar zor kaldırdı.
"Yok ya kalsın o. Havalar daha ısınmadı giyersin."
Lily öbekten elinde bir şeyle kafasını kaldırarak sordu.
"Bu atkı kimin ?"
O şeyin atkı olduğunu anladım. Ve biraz daha yaklaşarak baktım. Gryffindor atkısıydı ve oldukça genişti. Onu hemen tanıdım. Ve gözlerim birden açıldı.
"Benim... daha doğrusu Sirius' un, üşüdüğüm için bana vermişti." Marlene uzaklara dalmıştı. Bense o esnada sinirden titriyordum. Gözlerimi kapayıp sakinleşmeye çalıştım. Çok kırılmıştım. Bu bana Hogsmeade'de verdiği atkıydı.
Lily güldü. "Sizde baya iyi oldunuz."
Ben sinirle dudağımı dişlerken Marlene gülümsüyordu ve uzaklara dalmaya devam ediyordu. Utanmıştı. Zar zor konuşarak kapıya yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
Hayran KurguKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...