26. Bölüm (Part 2): Hogsmeade

1.2K 99 19
                                    

Selamlarr evet part2 karşınızdaa daha erken atmayı planlamıştım ama olmadı :( Neyse keyifli okumalar!

*Sanırım her şeyi geride bırakmıştım.
Çantam ve asam dahil...*

Kaç saat geçtiğini bilmiyordum ama geldiğim yere doğru yürümeye çalışmıştım. Sanırım başarılı olamadım çünkü hiçbir yer tanıdık değildi. Daha da kaybolmuştum yani. Önüme birkaç kişi çıkmıştı ama beni umursamadılar. Hava da kararmaya başlamıştı. Yine bakındım. Etrafta bir kişi olmaz mı ?

Üşüyordum da. Hava daha da soğumuştu. Burnum donduğu için hissetmiyordum bile.

Bir kişi senelerdir geldiği yeri nasıl olur da bilmez ? Ve neden düzgün yürümeyip yol ayırımına sapar ?

Daha fazla kaybolmamak için gördüğüm bir ağaçlığa girdim. Yorulmuştum. Burası tahminen Hogsmeade'in biraz uzağında bir alandı. Yere çöktüğüm gibi düşünceler yine beynime akmaya başladı. Sanırım küslüğü fazla abartmıştım. Üzülmüştüm, üzmüştüm ve üşümüştüm.

Biri geçene kadar buradayım. Beni umursayacak olan biri. Belki gece de... Ya da, ben Hailey Avery'im, biraz uğraşsam ve ilerlesem yolumu bulabilirim. Bilmiyorum. Ciddi anlamda korkmaya başladım. 'Belki bulurum' amacıyla yürüdükçe düşünememiştim. Aptallık etmiştim.

İç sesimle kavga etmeye devam ediyordum ki etraftan gelen seslere kulak kesildim. Köpek seslerinden hariç bir şeydi. Birileri gelmiş olabilirdi. Ayağa kalkıp sese doğru daha da fazla yaklaştım. İçimden bir ses bunun iyi olmadığnı söyledi. Ve korkmaya başladım. Kalbim de küt küt atmaya. Ses çıkarmasam bile bu sesten anlaşılabilirdim. Yine de o yöne doğru yürüdüm.

Arkamda biri olduğunu hissettim ve irkilerek arkama döndüm.

Onu gördüğüme bu kadar mutlu olacağımı söyleseler güleceğim biriydi. Özellikle dünden sonra. Sirius Black'ti bu.

Belli etmemeye çalışıyordum ama ne kadar başarılı olduğum tartışılır. Çünkü kalbimden gelen sesler her şeyi ele veriyordu.

Bana doğru iyice yaklaşıp sordu.
"Neredesin sen ?"

Aklıma gelen ilk şeyi söyledim. Derin bir nefes vermiştim.
"Buralarda geziyordum."

Gözlerini devirip konuştu.

"Kayboldum demiyorsun da ?"

Ben de gözlerimi ona dikip sordum.

"Sen burada ne yapıyorsun?"

Benimkine benzer bir cevap verdi.
"Hava alıyorum." Sonra devam etti.

"Tam dönüyorduk ki asanı yerde gördük, Remus başına bir şey geldiğini sandı. Ve uzun süre seni göremeyince aramaya koyulduk."

Beni sevmiyorlardı, niye merak etmişlerdi ki ? Black, siyah kabanıyla çok yakışıklı gözüküyordu. Evet şu an bunu düşünmem ne alaka ?

"Tamam. Kayboldum. Buraya nasıl geldiğimi anlamadım."

Zafer kazanmış gibi sırıttı. Ben de buna aldırış etmeyip konuyu değiştirdim.
"Şimdi...Sen yolu biliyorsun değil mi?"

Ona muhtaç kaldığıma inanamıyorum. Bir Avery asla böyle bir şey yapmamalı.

Black tüm kendini beğenmişliğiyle sorumu yanıtladı.

"Buralar benim uzmanlık alanım."

Tam bu kibirine karşı cevap verecektim ki beni tuttuğu gibi bir ağacın arkasına savurdu. Kendisi de önüme geçti. İç içeydik. Sanırım bunu yapmak için fırsat kolluyor. Ve arkama doğru bakmaya başladı.

Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin