Sirius'sZindandan sonra -James'ın büyük ısrarları yüzünden- bahçeye çıkmıştık. Tabii ki Lily oradaydı. Yoksa James niye çıksın ? Bu havada. Havalar da artık ciddi anlamda kötüleşmeye başlamıştı. Kasımın ortalarında olduğumuz için gayet normaldi.
Öğlen yemeğini de yemiştik. Sonraki ders KSKS idi. Remus' un en sevdiği ders. Gerçekten bu derse bayılırdı. Bayılan biri daha vardı : Severus Snape. Ama ben savunma kısmına değil, karanlık sanatlar kısmına bayıldığını düşünüyorum. Bu derste de birkaç yeni şey öğrendik. Ve o da hızlıca geçti.
Şu an odadayız. Başımızı dinlemek için çıkmıştık. Hava karardığından beri buradaydık, saatte dokuz civarı falan olmuştu. Ve sabaha kadar çıkmayı düşünmüyoruz. Remus bir cam kenarına kurulmuş 'Karanlık Sanatlar' ile ilgili kitabını okuyor, ben bir camda oturmuş benden daha sönük olan ama en az benim kadar güzel gözüken yıldızları izliyor, James çapulcu haritasının eksik olan bazı yerlerini düzenliyor, Peter ise uyuyordu. Bizim sorularımıza maruz kalmamak için uyuyor taklidi yapıyor da olabilirdi. Ama öğreneceğime emin ol kılkuyruk.
Sıkılmıştım. Uykum da yoktu. Ve sanırım acıkmıştım. Burnuma gelen çikolata kokusu beni daha da acıktırmıştı. Remus'a dönüp sitemle konuştum.
"İnsan bir düşünür, arkadaşlarımın önünde çikolata yiyorum acaba canları çekmiş olabilir mi, ikram edeyim mi ?"
Remus çikolatasını kemirmeyi bıraktı ve cevap verdi.
"E pati , isteyince -genelde hep- sormadan alıyorsun zaten niye teklif edeyim ? Gel ve al. "
Net doğruydu. James' ta gözünü haritadan ayırmadan konuştu.
"Cidden Siri, biz ne zaman birbirimizden bir şey alırken sorduk ?"
Hiçbir zaman. Tabii sorsak daha iyi olabilirdi. Örneğin geçen gün aylak, üstüme geçirmiş olduğum hırkasını şok içinde görmek zorunda kalmazdı.
Off! Akşam çok az yemiştim. Ama şimdi açtım. Hem de bir kurt gibi. Yani Remus gibi...
Hala James' a doğru bakarken bir şey fark ettim. James' ın yan tarafında olan komidinde, bir şey vardı ve o şey ağzımı sulandırmıştı.
"Çatalak, yanındaki böbrekli börek mi ?"
James yüzünü bana çevirmişti. Hangi yanındaki olduğunu arar gibiydi. En sonunda neyi kastettiğimi anlayınca onu eline alıp buruşturup kaldırdı.
"Saçmalama Pati, bu parşömen."
Cidden öyleydi ya. Remus bıkmış bir şekilde bana baktı. Kitabını kapadı ve sordu.
"Sirius sen aç mısın?"
İşte aradığım soru buydu.
"Evet, hem de nasıl!"
Yine bıkkınlıkla sordu.
"Gidip bir şeyler getireyim mi ?"
Tam olarak bunu kastetmiştim. Sağ ol aylak.
"Lütfen."
Bunu biraz düşündüm. Hava alsam iyi olurdu, sıkılmıştım zaten. Tam o kalkacakken durdurdum.
"Ya da dur, ben mutfağa gideyim. Ortak salondakiler bitmiştir kesin."
Cevabını beklemeden hızla odadan çıktım. Merdivenleri indim ve salona vardım. Yine ne gürültü vardı burada ! Bıktım bunlardan. Dur ya Lily'e mi benziyorum ? Aman.
Lily demişken, orada oturuyor. Yani ders çalışıyor. James'a söyleyeyim. Ya da gelince söyleyeyim, çünkü açlığım daha acil.
Hailey's
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
أدب الهواةKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...