Hailey's:
Tatilin son günündeydik. Penceremden bakarak şu an burada olmama lanet ediyordum. Babam dün benim asla gelmeyeceğimi anlayıp beni almaya gelmişti. İstemiyordum. Hiç istemiyordum. Dedem engel olmaya çalışsa da ben ne kadar bağırsam çağırsam da dedemi daha fazla üzmemek için dönmeyi kabul etmiştim.
Dedeme olan bu nefretlerine anlam veremiyorum. Sonuçta annemin babası. Ne bu kin. Ben üç yaşımdayken konuşmamaya başlamışlardı. Sonradan dedemin, Muggleları savunması yüzünden olduğunu anlattılar.
Neyseki yarın Hogwarts'a dönüyorum. Düşüncelere dalıp gitmişken kapımın çalmasıyla irkildim. Ama dönüp bakmadım veya bir şey demedim.
"Girebilir miyim ?" Holly'nin sorusuna istemeyerek cevap verdim.
"Gel." İçeri girdi. Biraz bana baktı ve yanıma oturdu.
"Sensizken çok sıkıldım." Diye söylendi.
Yapmacık bir şekilde güldüm. "Ben buradayken de yanında değilim ki." Biz Holly ile kardeş gibi değildik. Pek konuşmazdık veya yazışmazdık. Bu olaylar nedeniyle uzaklaşmıştık. Onun yaptıkları nedeniyle.
"Olsun yine de benimle birlikte olduğunu hissediyorum." Gözlerimi kaçırdım. Şu an yanımda kalmasını isterken gitsin diye de dua ediyordum.
"Napacaksın ?"
"Biraz ödev vardı. Onları yapmayı düşünüyorum."
Holly güldü. Ve ardından merak ettiği şeyi sordu. "Onu demiyorum, okul bitince ?"
Dalga geçercesine güldüm. Benim fikirlerimin bir önemi var mıydı ?
"Bilmem. Annemler karar verir benim yerime merak etme."
Holly şimdi sinirlenmişti kaşlarını çattı. "Senin kararlarını verebilecek yaşta olduğunu sanıyorum." Ben de sinirlendim ve penceredeki kar taneciklerini izlemeye devam ettim.
Holly konuşmayacağımı anlayınca sordu. "Ne yapmak istiyorsun ?"
Ben de güldüm. "Çalışmama gerek yok. Param var."
Holly artık tamamen öfkeliydi. Ayağa kalktı. "Hailey, böyle düşünmediğini ikimiz de biliyoruz."
Tabii ki böyle düşünmüyordum. Kim düşünürdü ki bunu ? İstemiyordum. Ama diğer ihtimali düşünmek hayaldi sadece.
"Ne istiyorum aslında biliyor musun ? Seherbaz olmak. Evet. Ama ne olacağım ? Ölümyiy-" Holly beni susturdu. Ve endişeyle yanıma geri oturdu.
"Saçmalama buna mecbur değilsin."
Ben anlatmaya devam ediyordum. "Ben ne kadar uğraşsam da son belli. Mutsuz son."
Holly sinirle güldü ve gözlerini belerterek tane tane konuşmaya başladı.
"Sen benim kardeşimsin. Böyle düşünmen mümkün değil..... Merlin adına inanamıyorum." Şimdi sinirden gülüyordu.
Ben de inatçı bir şekilde, onun aksine sakince cevap verdim.
"Gerçekler acıdır." Sinirle kapıyı çarpıp gitmeden önce bağırdı.
"Umarım gerçeğini kendin bulursun!"
*********
Şu an büyük salondayım, ziyafetten önce Dumbledore'nin saçmalamalarını dinlemek zorunda kalmıştım. Şimdi de yemek yiyordum. Evet yine gryffindor masasında.
Buraya geldiğime sevineceğimi söyleseler inanmazdım. Kendimi çok mutlu hissediyordum. Hem de trenden buraya dek. Çok çok mutluydum.
Holly ile konuşmamızdan sonra evde başka bir sorun yaşamamıştım. Zaten sadece yemeklere iniyordum. Ailem yine çok yoğundu. Beni umursamıyorlardı bile. Boşuna beni geri getirmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanficKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...