Yemekten sonra kıyafetlerimi değiştirmeden aşağıya indim. Bitsin de kurtulayım düşüncesindeydim. Hafif yağmur çiselediği için üşüdüğümü hissettim.
Daha kimsenin gelmediğini görünce gölün kenarına gittim. Göle yansıyan Hogwarts'ın güzelliğine kapıldıktan bir süre sonra arkama döndüm. Bana doğru yaklaşan Sirius Black'i görünce sinirlendim. Hem de çok. Onu görmek istemiyordum. Asla görmek istemiyordum. Göle doğru geri döndüm. Sırtıma konulan el ile ürperdim.
Korkarak arkama döndüm. Tam sinirle bağıracaktım ki bu kişinin Sirius değil Jason olduğunu fark ettim. Hayal kırıklığına uğramıştım. Keşke o olsaydı. Neyse.
Jason koluyla beni sarmaya çalıştı.
"Üşüdün mü ?"
Kolunu hızla ittim. Sana ne kardeşim ? İyice manyak oldum bende.
"Üşümedim."
Arkamı tekrar dönünce kulağıma fısıldadı. "Konuşabilir miyiz ?"
Ah bunların da dilinde bir cümle var. Konuşabilir miyiz ? Konuşabilir miyiz ? Konuşuyorsunuz da ne oluyor ?
"Jason. Geçen Allen şimdi sen. Rahat bırakın. Ben konuşmayı bilmiyorum. Hadi git." Onu ittirdim. Ama kolumdan tuttu.
"Hailey."
Artık dayanamıyorum. Kimseyi istemiyorum. Bir kişiyi istiyorum ama o da beni istemiyor. Konuşsun da gitsin. Söyle dercesine elimi salladım ve gözlerine baktım. Sanırım bir yerden sonra insan kaçmaktan da sıkılıyor. Boşveriyor sadece.
Biraz kararsız kaldı ve konuşmaya başladı. "Seni sevdiğimi biliyorsun."
"Bilmiyorum."
"Çok iyi biliyorsun." Gözlerindeki pişmanlık bu saatten sonra işe yaramazdı. Belki çok kötü bir şey yapmamıştı ama ben baştan beri ondan vazgeçmeye yer arıyordum. Bilmiyordum ki.
"Umrumda değil."
Ağzımdan birden çıkan sözlerle birlikte gözlerini sonuna kadar açtı. Çenesi gerilmişti.
"Ama sen benim umrumdasın."Ağzımdan çıkanı kulağım duymuyordu."Ben başkasını seviyorum."
Evet bu yüzden böyle bir şey söylemiştim.
"Kimi ?"
Çok sinirliydi. Kendini zor tutuyordu. Yutkunarak sormuştu zaten.
Ben ne cevap vereceğimi bile bilmiyordum."Başkasını işte sorgulama lütfen."
Tekrar sırtımı ona döndüm. Kolumdan tutup tekrar kendine doğru çevirdi.
"Kim ? Lupin mi ?... Black mi ?"
Gözlerimi sonuna kadar açtım. Bana böyle bir imada bulunması. Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Dışardan öyle mi gözüküyorum?
"Benim Sirius Black ile ne işim olur ?"
Jason alayla aynı zamanda sinirle gülüyordu. "Lupinle olur yani."
Göz devirdim. Çıkardığı sonuç gerçekten bu muydu ? Daha fazla uğraşmama ve başımdan savma kararı aldım.
"Tamam tamam. Ben kendimden başka kimseyi sevmiyorum."
Böyle olmam gerekirdi ama değildi. Ben galiba birinden hoşlanıyordum.
Rahatlamış bir nefes verdi. Ve baş parmağıyla yüzümü okşamaya başladı. Dokunuşları sinirimi bozuyordu.
"Sen de beni özlemedin mi ?"
Bakışlarından biraz olsun etkilenmiştim. Göz kapaklarıma hakim olamadım ve kapanırken mırıldandım. "Özledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanfictionKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...