"Şimdi uyuyakalacaksın. Git artık." Narcissa'nın uyarısıyla gözlerimi araladım. Cidden de dalmak üzereydim. Oldukça koyu döşenmiş olan mekan uykumu getirmişti.
"Yok illa da kalıcam diyorsan yerimiz var." Jason'ın sırıtarak söylediği şey asla komik gelmiyordu. Ve değildi de zaten.
Ayaklandım ve Jason'un seni bırakayım zırvalıklarını dinlemeyerek uzaklaştım. Saat gece yarısını geçiyordu. Fark etmeden uyumuş olabilir miyim ? Kafam genelde o kadar dolu oluyor ki anımsayamıyorum. Çok sevdiğim karanlık kule seferlerim yeniden başlamıştı. Kuleye vardım. Şu an tek isteğim gidip güzel bir uyku çekmekti.
Adım sesleri duyunca asamın ışığını söndürdüm. Sol koridordan biri geçiyordu. Ama ben ay ışığının vurmuş olduğu bu uzun silüeti çok iyi tanıyordum. Sirius Black'ti. Uykum şimdi açılmıştı işte.
İzimi belli etmemeye dikkat ederek mesafeli bir şekilde takip etmeye başladım. Yine bir şeyler açacaktı başına. Yanında arkadaşları da yoktu. Kendi başına ne yapmaya çalışıyor ?
Küçük bir alana saptı. Onun asasının ışığından dolayı biraz da olsa görebiliyordum. Değişik şekilde duvardaki taşlara dokunmadan önce etrafına baktı. Neyseki son anda saklanmayı başarabildim. Gözlerime inanmadığım için açıp kapattım.
Duvar hareket ediyordu. Doğrusu artık duvar değildi. Dar bir geçit açılmıştı. Burada geçit mi vardı ? Kaç yıldır burayı kullanıyordum ama bilmiyordum. Acaba nereye açılıyordu ? Şok içinde yürümeye çalıştım. Geçit kapanmadan son anda girebildim. İnanamıyorum. Salondan iki dakika geç çıksam, veya Jason'u peşime taksam Sirius'un ne yapmaya çalıştığını asla bilemeyecektim. Şimdi de bilmiyordum ama umudum vardı öğrenmek için.
Geçidin içinde uzunca bir tünel vardı. Tozluydu. Öksürmemek için kendimi zor tuttum. Yürüdük. Yürüdük. Yürüdük. Yakalanmamak için öyle çaba sarfettim ki. Umarım koku duyusu iyi değildir. Yine de Lily'nin ne ise yarayacak dememe rağmen öğrettiği bir büyüyü fısıldadım. Sanırım birazcık duyu kaybetmeyi sağlıyordu. Demek ki işe yarayacak bir duruma denk gelebiliyorduk. Teşekkürler Lily. Artık Sirius anlayamaz. İz süremez.
Bir köpek olmadığına göre imkansız.
Onunla her şeyini bilecek kadar vakit geçirememem ne kadar da acı.
Kokusunu biliyorum neyseki.
Yetinmem gerekecek uzun süre.
Belki sonsuza kadar.
En sonunda ışığı görebildim ve yine hızlı davranarak geçit kapanmadan oluktan çıktım. Hogsmeade'de bir sokak arasıydı sanırım burası. Hogwarts'tan, Hogsmeade'ye geçitler olması çok garip. Büyü dünyası....neye şaşırıyorsam?
Biraz daha yürüdü yürüdü ve bir sokağa girdi. Sanırım cisimlenecekti. Çok uzağımda olduğu için tam göremiyordum. Tek bir şansım vardı. Yanına cisimlendim. O cisimlenemeden de koluna yapıştım. Şu an ikimiz de parçalara ayrılabilirdik ama ben bunu düşünememiştim. Neyseki sakinliğini korumayı başardı. Korkuyla gözlerimi açtım. İkimizin de tek parça olduğunu görünce rahat bir nefes aldım. Bu rahatlığım bana attığı bakışlar nedeniyle bozuldu. Çok sinirliydi.
"Senin burada ne işin var?"
"Tehlikeli bir şey yapacağını biliyordum. Herkesten gizli. Yalnız kalamazsın." Dediklerimi umursamadı ve korkuyla bana yaklaştı.
"Doğru cisimlenemeyebilirdin biliyorsun değil mi ? Parçalara ayrılabilirdin!" Yüz ifadesi ve bulunduğumuz durum çok korkutucuydu. Ama bunu yapmazsam zaten parçalanacaktım.
Gözlerimi yumdum. "Biliyorum."
Gecenin karanlığında saçları uçuşurken alayla buruk bir tebessüm etti. "Benim için bunu göze alabilmene şaşırdım. Sonuçta senin için bir hiçim." Sözlerine devam etti.
"Gözlerim doldu doğrusu. Sanırım bunun icin teşekkür ederim....Ama şimdi sen geri dönüyorsun." Kaşlarımı çattım. Yalnız bırakmamaya kararlıydım."Eğer sen de benimle döneceksen neden olmasın ?" Sirius Black benden uzaklaştı. İnadımı biliyordu."Avery... git."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanficKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...