Merhabalarr! Yeni bölümle buradayım. Umarım beğenirsiniz. Bölüm uzun olduğu için iki parta böldüm. Diğerini de çok yakında atacağım. Küçük yıldıza dokunup oy vermeyi, ve yorum yapmayı unutmayınız!■~■
Hailey' s
Cumartesiye dönelim. Quiddtich takımına girmeye karar vermeme. Seçmelere katılmaya daha senenin başında karar vermiştim. Çünkü son senemdi ve bir daha hatırlanmayacaktım. Bununla ilgili beni dalga konusu olarak kullanamayacaklardı.
Bu kararımı Narcissa ile paylaştığımda delirmişim gibi davranmıştı. Hatta yaz ayında olduğumuz için St. Mungo'ya götürmeye kalktı. Bir de 'aileni sinir etmek için mi bunu yapacaksın, onları cezalandırmak için mi' diye şüpheci bir tavır takınmıştı. Tabii ki bu yüzden değildi. Kendi istediğim içindi. Tamam biraz bu yüzdendi. Onları sinir edecektim. Gryfifindorda olduğum yetmiyormuş gibi quiddtich takımında oynayacak hem de bulanıkların arasında dolaşacaktım.
Tamam son maddeyi yapmadım ama. Bu planı uygulamaya yaz tatilinde gece yarısı eve döndüğüm ve iki saat azarlandığım gün karar vermiştim.
Quiddtich oynamayı seviyordum, iyiydim de ama gryffindorun takımında olmak ta istemiyordum. Kendimi zorla aldırmıştım zaten. Black bir türlü istememişti beni. Ya da Lupin, Evans, McDonald, Mckinnon...
Cissy zaten tahmin ediyordu da diğerlerine anlatmak için biraz korkmuştum. Ama benim karar verdiğim zaman yapmadan vazgeçmeyeceğimi bildikleri için ses çıkarmadılar. Özellikle Jason çok sinirlenmişti ve üzülmüştü ama belli etmemeye çalıştı.
Antrenmanlar şimdilik iyi gidiyordu. Hava soğuktu ama alışkındım. Kimseyle pek muhattap olmak zorunda da kalmıyordum.
Hafta tam anlamıyla boş geçti. Derslerime ve quiddtiche yoğunlaşmıştım. Sıkıcıydı. Ailemden hala mektup yok. Demekki haberler daha uçmamış. Allen yetiştirir yakında.
Black'le her karşılaşmam beni daha da sinir ediyordu. Geçen büyük yorgunlukla içeri girip ısınmaya çalışırken dergisini görmem ve öfkemle biten tartışmamız. Ya da bizimkilerle onların her kavgası. Lupin bir de düello ayarladı ya. Diyorum onlar kim siz kimsiniz, aptallarla uğraşmayın ama nerede. Bir de dünden beri Black' in kötü gözüktüğünü düşünüp ona iyi olup olmadığını sormuştum. Bu kadar saçmalığı nasıl bir arada yapabiliyorum ? Onu umursamıyordum bile.
Bugün az kalsın Jason crucio yapacaktı. Neyseki diğerleri düelloya tüm hızıyla devam ederken, onların olmadığını fark etmiştim ve kayboldukları yeri çabuk bulup engellemiştim. Affedilmez lanet yapmaya nasıl cürret etti aklım almıyor.
Bir de asalarını alıp cezalandırmak istemiştim. Yani bana ne bana ne ? Ah ona 'gel de al' diyeceğime keşke beklemeden gitseydim. Hem böyle saçma ve iğrenç bir durumda kalmazdım hem de onun cezasını verirdim. Ne bileyim biraz eğlenmek istedim.
Ve ani bir hamlede bulunup üstüme düştü ve iğrenç bir şekilde sırıtan ifadesiyle inadına kalkmadı. Daha kötüsü dipdibeyken az kalsın beni öpecek olmasıydı. Yani sanırım öyle olacaktı.
Bunları kafamdan savdım. Ve profesöre odaklandım. Bir de Ksks çekiyordum. Bu kafayla. Elim yanağımda, profesörü dinlemek bahanesiyle odaklanıp yine daldım.
Jason ile küstüm. Bu yüzden yanımda Allen oturuyordu. Onunla da muhattap olmak istemiyordum ama başka boş yer yoktu. Sadece tahmin edildiği gibi Narcissa ve Regulus'la konuşuyordum.
Ders bitiminde yemeğe indik. Bugün birkaç kere oturduğum gryffindor masasında yemeyi düşündüm ama cesaret edip gidemedim. Yine de Narcissa ile birlikte diğerlerinin uzağına oturduk. Jasonla, Black'a yapacağı büyüyü engellediğim için bir kavga etmiştik. Sözde yenmişti. Benimle konuşmak istese bile konuşmuyordu. Umrumda değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
Fiksi PenggemarKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...