Selamlarrr. Bir 4994949 gün sonra karşınızdayımm snakakkaka
Uzun zamandır çok yoğunum ve bu nedenden dolayı buralarda değilim. Ne kendi hikayemi yazabiliyorum ne de başka hikayeleri okuyabiliyorum.Aslında bir sürü taslak bölüm var ama düzenlenlemeyip atmaktan nefret ederim. Umarım uğraşmam gereken şeyleri layığıyla yerine getirdikten sonra geri dönerim. Ve her şeyi düzene koyabilirim. Bir bölüm daha atacağım. İyi okumalarr!
Hailey's
Onu ani bir hamleyle ittirdim. Ama bu sefer belimden tutup, dudaklarımı hala bırakmadan tekrardan kendine doğru çekti. Bu nedenle benim dudaklarım da aralandı. Karşılık vermeye başladım. Uzunca bir süre daha öpmeye devam etti. Ne kadar istesem de geri çekilemiyordum. Bir girdaba kapılmış gibiydim. Beni kendine çekiyordu, kötü bir şeydi ve ben engel olamıyordum. Ve itiraf etmek ne kadar güç olsa da bu beni iyi hissettiriyordu. Bu duygu çok farklıydı. Ne rüzgarın uğultusunu ne de yeni yağmaya başlayan yağmurun sesini duydum. Her şey durmuştu. Sadece o vardı.
Sonra aniden durumun farkına vardım ve hızla ondan ayrılıp ittim. Rüyadan uyanmış gibiydim. Afallamıştım. Tamamen kendime geldiğimde kalbim hala küt küt atıyordu. Nefes nefeseydim.
O ise gözlerinin koyulaşmış rengiyle birlikte hala bana bakıyordu. Sessizce birbirimize bakmaya başladık. Sonra hafifçe dudakları yukarı kıvrıldı. Ay ışığında çok yakışıklı gözüküyordu. Fazla. O kadar etkilenmiştim ki başım dönüyordu. Sirius Black tüm matematiğimi yok etmişti. Beni de allak bullak.
Başımdan bu düşünceleri savmak istercesine ağzımı açtım.
"...Naptığını sanıyorsun... sen Black... Napıyorsun ?"Mantıksız konuştuğumun farkında bile değildim. O gülümsemesi yüzünden silinmeden saçlarını karıştırdı ve cevap verdi. "Nasıl olduğunu gösteriyorum Avery."
Verdiği cevapla sinirim çokça arttı. Başım zonklamaya başlamıştı. Sakin ses tonu beni daha da delirtmişti.
"Neyin? TAM OLARAK NEYİN NASIL OLDUĞUNU ?""Karşındakini zor durumda bırakmanın, sinir etmenin ve daha fazlası..."
Açıklamaları hiç tatmin edici değildi. Sinir bozucuydu. Sonra aklıma gelenlerle sinirden gülmeye başladım.
"Bu iğrençti... Hayır çok saçmaydı."O da aynı şekilde cevap verdi.
"Farkındayım. Aynısını ben de yaşadım."Bir süre bakışmaya devam ettik. Sonra gitmeye yeltendim. Ama geri dönüp sorma gereği duydum. Ayrılamıyordum sanki. Beni kendine çekiyordu. "Beni bu şekilde mi cezalandırıyorsun? Eminim o yaratıcı zekanla daha farklı bi intikam yöntemi bulabilirdin."
Bana yaklaştı ve kaşlarını kaldırarak sordu. En az benim kadar sinirliydi.
"Sana göre bu bir ceza mıydı ?"Ne dedigine anlam veremedim. Öfkeyle güldüm ve hızla oradan ayrıldım. Tam çıkarken Marlene Mckinnon ile karşı karşıya geldik. Onun burada ne işi vardı? Herkes gibi bana nefretle baktı. Umrumda mıydı ? Hayır.
Karmaşık duygular içerisinde Merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Düşüncelerim tahta seslerini bastırdı. Marlene'nin orada ne aradığını merak ettiğim ve düzgün düşünmediğim için ani bir kararla geri döndüm. İzlemeye koyuldum. Merakım yine galip gelmişti.
Sirius'un yanına gitti. Konuşuyorlardı. Çok yakınlaştılar. Sirius Marlene'nin yanağını okşuyordu. Ve öpmeye başladı. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
Sinir olmuştum. Hem de çok. Az önceki sinirimden de fazlaydı. Şu an gidip vurmak istiyordum. İkisine de. Sirius' un gözleri açılınca birden benim olduğum tarafa kaydı. Beni gördü. Ve daha da hızla öpmeye devam etti. İnadına yaparmışcasına. İnadına yapıyordu. İyi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanfictionKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...