Sirius' s:
Sabahın köründe kalkmıştım ve iki saattir gözüm pencerede tutuklu kalmıştı. Bu aralar pek iyi uyuyamıyorum. Peter' ın horultularıyla uyumak mümkün değil zaten.
Bizimkilere döndüğümde derin derin uyuduklarını gördüm. Bu seste nasıl uyuyor bunlar? James, ayaklarının yarısı yere sarkmış bir biçimdeydi. Kafası da olması gereken yerde değildi. Cidden ne biçim bir uyku bu ? Remus ise yorganı kafasına kadar çekmişti. Kılkuyruğun çıkardığı ses yüzünden olduğunu düşünerek doğruldum.
Üstümü hızlıca değiştirip saçımı düzelttim. Çok açtım. Bizimkileri uyandıracaktım ki nedense kendi başıma gitme kararı aldım. Yorgundum. Kimseyle uğraşmak ve konuşmak istemiyordum. Sanırım bir çeşit depresyon gibi bir şeydeyim.
Büyük salonun oraya doğru giderken annemin sesini duyar gibi oldum. Bir an korkuyla kalbim sıkıştı. Bir anlığına düşünemedim. Yine mi evdeydim, onun bağırışlarıyla uyanıyordum. Bu sesi hiç özlememiştim. O eve hiç dönmeyecektim. Umarım.
Sonra rüyada olmadığını anladım. Hogwarts'taydım. Derince bir nefes bıraktım.
Koridoru dönmemle sesin kaynağının doğru olduğunu anladım. Buradaydı. Annem ve Regulus sarılıyordu. Kenara geçip dinlemeye başladım.
"Seni görmeye geldim."
Regulus hep yapmacık olduğunu düşündüğüm bir ifadeyle
"Hoşgeldin anneciğim." Diye aşkla güldü. Bu çocuk ne kadar da yılışık. Gözlerimi devirdim.Ona daha dikkatli bakınca zerre özlemediğimi anladım. Verdiğim en doğru kararlardan biri bu.
İki saat ders, quiddtich
-ilk başladığını söylediği zaman (noelde) evde parti ve törenler yapılmıştı. Alt tarafı quiddtich takımına girmişti. Ben geç saatte eve döndüğüm için kaçırmıştım ne yazık ki. Ama bana bağırıp çağırmalarına fırsat kalmadan odama çıkmayı başarmıştım.- etraftan, Regulus ve sevimli arkadaşlarından
-nedense annemin Hailey Avery deyince gözleri parlıyordu. Gelin olarak mı istiyor acaba ? Aman kalsın.- bahsettikten sonra konu anlayamadığım bir şekilde bana geldi."Sirius'a bakıyorsan, bu saatte yüz kırkıncı rüyasını görmeye devam ediyordur."
Onun karşısına geçip pişkince sırıtmak istedim, ama o kadını görmek istediğimden emin değilim.
Madam Black (!) adeta savuşturur biçimde elini salladı ve konuştu.
"O serseriden bahsetme lütfen. Nasıl böyle asi oldu anlamıyorum. Kanıbozuklarla ve bulanıklarla takılmaya devam ediyor mu ?"
Sorduğu soruya sinirlenmeyi bırakalı uzun zaman olmuştu. Üç lafından ikisi bulanık ve kanıbozuktu. Ha üçüncü de safkan.
Regulus gözlerini devirip kollarını birleştirdi. Ve bıkkınlıkla sorusunu yanıtladı.
"Bir dakika ayrı kalmıyor."
"Merlin adına, ne kadar da aptal."
Aptal mı? Bence görüp görebileceği en zeki kişiyim.
Ardından Narcissa geldi ve onunla da kısa bir süre konuştular. Sanırım yarım saattir onları dinliyordum. Ayaktaydılar bir de. Ben de yorulmuştum.
Saçma konulardan konuşmaya başladıkları zaman dinlemeyi bıraktım ve salona yöneldim. Ne yazık ki ben farklı yöne gideceğini sanmıştım, o ise bana doğru geliyordu. Karşılaşmıştık. Yapmacık bir gülümsemeyle baktım. Burnunu kıvırarak herkese baktığı gibi bana da üstten bir şekilde bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanfictionKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...