"Burada biri var."Bu dediğiyle kafama bir kazan yeni kaynayan iksir düşmüş gibi hissettim.
İşte bu çok kötüydü. O kişi pelerini, ve en önemlisi animagusa dönüştüğümüzü görmüş olmalıydı. Yakalanamazdık, yakalanmamalıydık.
********
Remus 'un hızlıca haritayı çıkardığını duydum. Kim olduğuna bakmış olmalıydı. Sonra sesini de duydum.
"Avery burada. Tam iki tablo arkamızdaki, sağ tarafta bulunan kolonun arkasında."
Dediğiyle kötü oldum. Çünkü slytherinden ve nefret ettiğimiz biri. Söylerse, engelleyemezsek biteriz. Bu çocuğun burada ne işi var ? Efsane yüzünden korkuyor olmalıydı.
Neyse kaçamadan gidip şunu haklayayım. Halledebilirim."Nox" Remus ışığı söndürdü. Artık her yer karanlıktı. Hemen gerçek halime döndüm. Artık iki ayağımın üstündeydim. Işığı söndürdüğümüzden dolayı benim geldiğimi göremezdi. Remus'un üstünde görünmezlik pelerini olduğu için orada olduğunu düşündüğüm tarafa fısıldadım.
"Ben şimdi hallederim, biraz bekleyin."
"Dikkatli ol ve mutlaka hallet. Başka şansımız yok!"
Remus'un söyledikleriyle kolonun oraya doğru ses çıkarmadan gitmeye çalıştım. Zaten Allen Avery zeki değildi. Hatta aptal. Anlayacağını sanmıyorum.
Büyük ihtimalle bizim gitmemizi bekliyordu. Etraf zifiri karanlıktı. Normal biri bu karanlıkta onu bulamayabilirdi. Ama ben yarı köpektim, koku alma duyum müthişti.
Kokusunu aldığım tarafa doğru yavaş yavaş yaklaştım. Garip bir şey fark ettim bu koku tanıdık ve güzeldi. Allen Avery, niye bu kadar güzel kokuyor ? Kafamı sağa sola salladım.
Şu anda iyice kapana kıstırmış olduğum kişi hareket etmiyordu. Belli ki şok olmuş bir biçimde dururken benim geldiğimi anladı.
Fark ettiğinde hızlıca oradan çıkmaya çalışırken göremesem de eli olduğunu tahmin ettiğim şeyi kendime doğru çektim. Kurtulmak için fazla çaba sarfetti. Ben de daha sıkı tuttum. Elimden kaçarsan hepimiz biteriz Avery. Daha da kendime yaklaştırdım. Asamı cebimden çıkardığımda burnum burnuna dokundu. Şu an Allen Avery'le hiç iyi bir durumda olmadığımızı belirtmeliyim. Boğazından tuttum.
"Lumos" ışığı yaktım ve kalakaldım. Çünkü saçları vardı, erkek değil, kızdı. Ve bu Allen Avery değil kuzeni Hailey Avery'di.
Kısacık bir an nasıl onun erkek olmadığını anlayamadığımı düşündüm. Tuttuğum bileği de inceydi zaten.
Bir süre bakakaldık. Korkmuş gibiydi. O da şaşkındı, ben de. E yani kayıtlarda olmayan -yasadışı- oldukça genç bir animagus görsem ben de şaşırırdım. İtiraf etmek istemesem de bu halde çok savunmasız ve masumdu. Bu yüzden üzülmüştüm. Şokla birlikte konuşmaya çalıştı.
" Si-zi...yani sizi... gö-rdüm... s-en... köpeğe dönü-ştün-"
Görmemesini bekleyemezdim. Burası zifiri karanlıktı ama bizim elimizde ışık vardı. Tabii ki görmüştü. Ona bir süre daha dikkatle baktım. Ama harekete geçmeliydim.
Tam bağıracağını anladığım sırada elimle ağzını kapattım. Çıldırmış gibi bakıyordu, kurtulmaya çalıştı. Sustuğuna emin olduğumda koyu yeşil gözlerine baktım ve konuştum.
"Üzgünüm Avery, ilk defa gerçekten üzgünüm, görmemen gereken şeyler gördün."
Ne yapacağımı anlamamış olmalı ki boş gözlerle bana baktı. Ben de sözsüz büyümü hızlıca yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lyraus ||The Marauders (Sirius Black)
FanficKaranlığın hakim olduğu yıllarda, Hogwarts'ın çapulcular sayesinde daha da güzelleşen yedi döneminin sonuna yaklaştık. Birbirlerine katlanamayan Sirius Black ve Hailey Avery. Hala Lily Evans'ın peşinde koşmaya devam eden James Potter. James'a göre k...