Bölüm 1

158K 4.4K 1.2K
                                    

Başlamadan önce; bu hikâyeyi 2009 yılında, 14 yaşında bir kız çocuğuyken kaleme aldığımı bilmenizi isterim.

Hikâyemdeki karakterler insandır. Hata yapabilen, kusurları olan, yani mükemmel olmayan insanlar.. Ve ben; oluşturduğum karakterleri her şeyiyle çok seviyorum. Aşkın bağışlayıcılığını da, hayatın dengesizliklerini de..

Kalemimden Kitabım ailesine hoş geldiniz.

Keyifli okumalar dilerim.

Doktorluğumun ilk yıllarıydı. Kıbrıs'tan ayrılamamış, toparlanma işini ertelemek için elimden geleni yapıyordum. Çalıştığım özel hastaneden, çalışma şartlarının ağırlığı yüzünden ayrılmıştım.

Babam her gün arıyor ve ne zaman döneceğimi soruyordu. Anneminse tek derdi; burada aç kalacağımdan korkmasıydı. Bu yüzden yıllardır yaptığı gibi bana sürekli bir şeyler gönderiyor, her gün ne yediğimi soruyordu. Postanenin kargo dağıtımında çalışan Ali'yle olan dostluğumuz da onun sayesinde başlamıştı..

Kıbrıs'ta kalabilmek için bütün hastanelere özgeçmişimi bıraktığımdan, sık sık görüşmelere çağırılıyordum. Ve bir gün yine o görüşmelerden birindeyken, annem kargo gönderdiğini söylemek için defalarca aramış, açmayınca da mesajlar atıp durmuştu.

Neyse ki görüşmem, annemin attığı tüm o mesajların meydana getirdiği titreşime rağmen güzel geçmişti. Sonunda başhekimin 'Biz sizi arayacağız.' yerine 'Cuma günü yeniden görüşelim Masal Hanım.' demesiyle içimde kocaman bir umut oluşmuştu.

Hastaneden ayrılırken hemen telefonu elime alıp heyecanımı paylaşmak adına babamı aradım. Belli etmese de, memlekete dönmeyeceğime üzülmüştü ama yine de çok sevindiğini söyleyerek mutluluğumu bölmemeye çalıştı. Telefonu çantama atıp taksiye atladığımda yeni bir titreşimle annemin mesajları aklıma geldi.

Annem: Kızım dolma sardım sana.

Annem: Gelmiş, Ali geldi dedi.

Annem: Bir şeyler dedi Ali, anlamadım kızım. Ara arkadaşını.

Annem: Masal, babanı aramaya vaktin var ama annene bir cevap yazma zahmetine girmiyorsun. Aferin kızım, aferin.

Nihayet annemin mesajlarının sonu geldiğinde derin bir iç çekip gülümseyerek Ali'yi aradım.

"Masal, postaneye geç, ben de geliyorum hemen." dedi 'hemen kapat' dercesine.

"Sana da günaydın Ali'm." dedim sitemle.

"Dağıtımdayım, az bir işim kaldı. Senin dolmalar askeriyeye gitmiş ama çözeceğiz."

"Ne askeriyesi?"

"Kapatıyorum, postanede konuşuruz."

Oflayarak telefonu kapatıp postanenin yolunu tuttum. Nihayet vardığımda, içeri girmeden önce annemi arayıp hastaneyle yaptığım görüşmeyi anlattım. O da, babam gibi buruk bir sevinçle tebrik etti beni. Üstüne, mesajlarına cevap vermeyip babamı aradığım için de tonlarca azar işitmiştim.. Bu yüzden dolmaları alıp almadığımı sorduğunda, aldığım yalanını söylemek durumunda kaldım.

Bir de benim bile anlamadığım karışıklığı ona anlatsam her şey kördüğüm olurdu. O dolmalar benim mideme girmeden, annemi sittin sene susturamazdık. Zaten Ali mutlaka çözerdi, biliyordum.

Sabırsızca kendimi postaneye atıp herkesi selamladıktan sonra Ali'nin masasına geçtim. Burada onun sayesinde herkesle tanışmıştım, hepsi bana alışmıştı. Altı yıllık eğitim hayatımın uzunca bir zamanı onu burada beklemekle geçmişti, çünkü Ali asla zamanında gelmezdi.

DOĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin