Tarık karısını bir türlü anlamıyordu. neden duyulmayacaktı ki? ne düşünüyordu sanki o bebek doğmayacakmıydı. ozaman mı söylenecekti ailelere. bu kadın ne planlıyorsa artık yapamaz diye düşünmüş ailesine söylemenin en doğrusu olduğuna karar vermişti.
Demet ise hayretle güldü. Bir bu eksikti. Tarıka tahammülü yokken, bir de bu evladı yetiştiren ailesi gelmişti. Allah biliyordu ya Gül hanım Tarıktan çok daha zordu..
-şimdi içeriye geç de ilgilen.
Demet hala şaşkındı.
-keşke banada söyleseydin de hazırlık yapsaydım değil mi!
-şimdi yaparsın.Tarık umursamazdı. ne yapacaksa yapsındı. onu da mı tarık düşünecekti.içeri geçen tarık babaannesinin kucağından kendisine koşan kızını kucakladı. doya doya öptü kızını tekli koltuğa otururken.
-babacım neden söylemiyorsun babaannemin geleceğini? ona takma diş alacaktım ya ben.
Güldü tarık, annesi şaka yapmak istemiş, 'benim dişlerim mi var kızım nasıl yiyeyim o elmayı' dedikten sonra belizin hala babaannesine almak istediği takma diş mevzusu vardı. beliz o dişleri babaannesine alacak oda rahat rahat elmadan yiyebilecekti.
-sürpriz yapmak istedim kızım. iyi olmadı mı?
Tarık kızı kucağında otururlarken karısı içeriye girmişti. güler yüzüyle sunduğu 'hoşgeldiniz'den sonra anne ve babasını öpmüştü.
Tarık karısına şöyle bir baktı. onu gerçekten çok seviyordu. demete baktığında içi eriyordu. hala ve hala.
demet karşılarına oturmuştu. gül hanımın demete karşı olan bu kötü bakışları hiç değişmeyecekmiydi. demet bu kez de rahatsızdı.-nasıl geçti yolculuğunuz, yoruldunuz mu?
-eh yorulduk tabi kaç saatlik yol.
-çay koydum bir şeyler yiyelim odanızı hazırlayayım.Gül hanım tuhaf bakışlarını demetten çekip oğluna yöneltti.
-aç karna ilaçlarımı içeyim ilk önce misafir odasına koymuştum çantamı.Demete bakmadan konuşan gül hanım ilaçlarını istiyordu. bir şey demedi demet kalkıp ilaçlarını getirdi. bir bardak su ile.
-bana yetmiyor bu su. bir bardak daha getiriver.
Demet iç çekti. eline yapışmazdı verecekti. zaten verirdi. fakat neden demetle konuşurken inatla demet'e bakmıyordu anlayamıyordu. suyunu getirdikten sonra beliz boş bardakları mutfağa götürüverdi.
-kaç aylık bebek?
Demet cevap vermedi, tarık'a baktığına göre tarık'a soruyordu öyle değil mi?
-dört aylık.Gül hanım oğlunun cevaplaığı soruyla demete baktı.
-sana soruyordum.
-bana bakmıyordunuz ama?Demet ayağa kalkmıştı. uzatmayacaktı.
-birer kahve yapayım içermisiniz tufan bey?
-olur içeriz.Demet mutfağa geçmiş çayını demlemiş. patatesleri fırına atmıştı. yemek yavaş yavaş olsundu. gitmeden pilav yapmıştı dündende yemeği vardı. kahveleri pişirip geçmişti salona. onlarla oturmadı. tarık ilgilenebilirdi. bir yandan sofrayı hazırlamalıydı. zaten yorulmuştu. kaldıki gül hanım ve tufan beyde yorgunluktan ölüyor olabilirlerdi. kaç saatlik yoldu. bir an önce yataklarını hazırlayacaktı demet.sofrayı kurar kurmaz yemekler yenilmişti. demet oturmadan yapıp dolaba attığı pudingleri çaydan sonra servis etmişti salonda otururlarken.
-bunu mu yaptın tatlı diye demet?
Demet gözlerini kaydırdı. bir şey diyecek gül hanımla zıtlaşacak değildi. geleceklerinden haberi bile yokken yapmıştı onca şeyi . ama gerçekten susacaktı. uğraşmak istemiyordu.
Yorgundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arslan Bey'in Çocukları 'FEDA' 19/2020
General Fiction'Ben size hayatımı Feda etmeye razıyım '