42.Bölüm(ŞeyhüŞehla)

170 22 74
                                    

Şehlanın gözlerinin içi parlamıştı Aliyi görünce. Görür görmez sarıldığı adam ona  usulen karşılık verirken hoşgeldin diyebilmişti.

-Alii çok değişmişsiin.

Güldü Ali. fakat durumdan gerçekten rahatsızdı. şeyhüşehla buradaysa neden odasındaydı. boş odaları vardı ve olmadı hülyanın yanında dursaydı. annesinin işi olduğunu çok iyi biliyordu.

Zühre hanım gülümsedi.

-Aliim şeyhüşehla bizimle kalacak bir süre anlatırım aşağıda  da bana bakın siz konuşacaksanız konuşun tamam mı çayı koyayım hülyayıda aşağıya  indireyim ben gelin siz.

-anne!
Ali susturdu annesini.

Çalan telefonuna baktı ali. diyardan dı. çaldırıp kapatmıştı.

-şehla'yı misafir odasına neden almadın?

Zühre hanım oğlunu çimcirmiş susturmak istemişti.

-hadi kızım kurut saçlarını üşüyeceksin. alinin üst çekmecesinde makinası.

Gülümsedi şehla. o saçlarını kurutmazdı kendisi kuruyan saçlarınına doğal güzelliğini seviyordu.
masmavi gözleri zühre hanımın içine işliyordu bu kızı çok çok çok seviyordu.

-ben yan odaya geçiyorum. üzerimi değiştirip inerim aşağıya  anne.

Zühre hanım sert yüz ifadesini oğluna korkusuzca sundu.

-Alii, tamam oğlum hoşbeş edin inin aşağıya daa.

Zühre hanım sinsi sinsi gülümseyip camdan tarafa geçti.

-havasız mı bu oda biraz.

Gülümseyerek sorduğu soruya cevap beklemeden perdeyi boylu boyunca açmış tahmin ettiği gibi gördüğü kızla gülümsemişti. Ali bir refleksle annesini tutmaya çalışsada iş işten geçmiş yanında ıslak saçlarıyla duran kız ve annesinin pervasızca açtığı perdeyle beraber sevdiği kız gözgöze gelmiş öylece kalmışlardı..

işte şimdi oluyordu. bu işi istemiyorsa olmayacaktı. zühre erdem, tüm ihtişamıyla Alpaylara ilk darbeyi atmış gülümsemesini yüzüne yerleştirmişti.

En büyük darbeyi, Diyar Alpay'a değilde Ali Doğan'a attığı bilmeden..

**

Biricik Doruk'a da çay katmıştı. diyarın odasından önce dorukun kapısını çaldı.

-Diyar gel abim.

Gülümsedi biricik.

-diyar değil benim.

İçeriye girip çayını bırakmıştı biricik.

-biricik var ya şu çayın birde limonlu kekinle bir ömür huzurla yaşarım biliyomusun. senin demlediğin nasıl belli.
biricik kıpkırmızı olmuştu. hala çekiniyordu bu tür imalardan. üstelik ne zamandır bu şekilde laf atışmıyorlarmıydı.

-birde sütü tatlılar. senin elinden hiç yemedim değil mi ?

Güldü biricik.
-ben sütlü tatlıların hiçbiricini yapamam doruk.
-bende buna inanmam işte.

Çalan telefonun sesi banyodan geliyordu.

-bir dakika biricik geliyorum hemen.

Doruk banyoya girdiğinde bircik çıkmak için dönmüştü ki yatağının üzerindeki tülbentini gördü biricik.

-bu benim kaybettiğim tülbentim.
gözleri kocaman olmuştu biricik'in.

Ne yani sevdiği tülbenti doruktamıydı. gülümsemesi genişlerken yatağa doğru gitti. bu tarif edilemeyecek kadar güzel bir şeydi. demekki burda düşürmüştü. ve doruk onu saklamıştı?

Arslan Bey'in Çocukları 'FEDA' 19/2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin