6.Bölüm

245 12 40
                                    

Multi:Afra'nın gördüğü oda

Bu oda hayal ettiğim diğer odalara nazaran çok naif ve çok çok güzeldi. Odanın güzelliği karşısında ağzım açık kalmıştı. Tavan tamamen camdı, yerde ise iki kişilik bir yatak vardı. Tam içeriye girecekken arkamda bir ses duymamla irkildim.

"Biraz işim olduğunu ve uslu durmanı istedim Savcı'nın Kızı ama onu bile başaramıyorsun. Bu odaya girmen yasak."

"Bir dakika ben anlamadım. Sen seninle sevgili olmamı istemiyor muydun?"

"Evet. Hala istiyorum."

"Ama odaya girmeme bile izin vermiyorsun. Bana değer veriyordun hani?"

"Olay da bu zaten. O oda benimle geçireceğin güzel anılar için var ve sen benim sevgilim olmayı kabul etmedin. Odaya girmene izin vermiyor değilim ama benim olduğun sürece."

"İyi tamam. Yemedik."

Yanından geçip aşağı inmeye başlamıştım ki arkamdan yetişip kolumu tutana dek.

"İleri gitme Savcı'nın Kızı. Benim olmanı istiyorum ama bu hala bir çetenin başı olduğum gerçeğini değiştirmiyor. Hareketlerine dikkat et!"

Bir anda ciddileşmişti ve irisleri o kadar koyulaşmıştı ki siyaha dönmüştü neredeyse.

"Tamam." Demeye çalıştım ama kendi sesimi bile zor duymuştum ama o beni duymuştu ve bırakmıştı. Sonra kolumdan indirdiği eli ile elimi tutmuştu.

"Kork diye söylemedim. Sadece...Öyle işte. Gel aşağı inelim."

Korkayım diye söylememiş. Bu söylemediği haliyse... Çok fazla karşı çıkmak istemiyordum. Kendime alıştırıp lazerleri kaldırmak istiyordum. O yüzden dediğini yaptım ve istemeye istemeye de olsa elimi çekmeden onunla aşağıya indim. Zemin kata inmiştik. Beni bahçeye doğru götürüyordu. O gelince bütün sensörler kapanmıştı galiba. Yani o evdeyken kaçmak daha mantıklıydı. Hayır hiç mantıklı değildi. Kara kara ne yapacağımı düşünürken bahçeye çıkmıştık ve karşımda gördüğüm manzara en az oda kadar güzeldi. Çok şirin bir salıncak, ağaçlar, ağaçların üstümde minik lambalar, ışıklandırmalı bir havuz, yerlerde çok şirin mumlar vardı.

"Niye geldik buraya?"

"Hadi ama. Beğenmemiş olamazsın."

Beğenmiştim. Ama ona söyleyemezdim ki.

"Beğensem bile bu bir şeyi değiştirmeyecek. Senin sevgilin olmayı düşünmüyorum."

"Bende seni bahçe dekorasyonu ile sevgilim yapmayı düşünmüyorum. Burayı beğendiğini söylemen seni benim sevgilim yapmayacak. Haberin olsun diye söyledim."

"İyi tamam. Beğendim. Oldu mu?"

"Oldu."

Gülmüştü. Gülünce çok çirkin görünüyordu. Çarpılmak istemiyorum gülünce çok tatlı görünüyordu. Ne tarafa düşüyoruz?

Bir anda gülümsediğimi fark ettim. Hemen gülüşümü soldurdum ve başka bir yere bakmaya başladım.

"Ee madem beğendin sen burada takıl. Bahçeden kaçamazsın merak etme. Ben gidiyorum. "

"Nereye?"

"Daha sevgilim olmadan hesap soruyorsan bittik yani."

"Yok hesap sormak için değil. Öylesine işte."

"Anladım. Biraz işim var güzelim. Geleceğim tamam mı? Eğer istediğim bir şey olursa korumalardan isteyebilirsin."

Hiçbir şey dememiştim. O da bir şey dememi beklemeden dönüp gitmişti zaten. O gidince bende bahçeyi turlamaya başladım. Havuzum yanından geçerken aklıma Berk ile olan anımız gelmişti. Öylesine eğilip elimi suya sokmuştum. Sıcacıktı. Açık havada olmasına rağmen. Ağaçlardaki ışıklar çok güzeldi. Korumalardan istediğimi alabileceğimi söylemişti. Belki... Denemekten zarar gelmezdi. Yavaşça sağdan sağdan bahçenin öbür tarafına doğru gitmeye başladım. Ön bahçe çok daha büyüktü. Kocaman demir bir kapı vardı. Önünde de iki tane koruma vardı. Yanlarına gitmeye karar vermiştim. Aramızda 2 metre kala yakınımda olan düğmesini iliklemiş ve konuşmuştu. "Buyurun Afra Hanım. Bir arzunuz mu var?" Beni tanımalarına şaşıracaktım aslında ama sonra manasız olduğunu fark ettim. "Evet. Ben... Bir şiir kitabı istiyorum. Eğer mümkünse..."

"Tabii hemen temin edebiliriz. Kitabınızı nerede okumak istersiniz?"

"Arka bahçede bekliyor olacağım."

"Peki efendim."

Benimle konuşması bitikten sonra kısa bir baş selamı verip yandaki güvenlik kulübesine doğru gitmişti. Bende orada beklemeyip arka bahçeye dönmüştüm. Bahçe oturma grubu gibi bir şey görmüştüm. Oraya gidip oturdum. Biraz zaman geçmişti ki içeriden kitabım gelmişti. Yanında ise bir fincan kahve ile. Getiren hanımefendiye teşekkür ettikten sonra kitabımı ve kahvemi alıp salıncağın oraya girmiştim. Kitabımı okumaya başladığımda çok uykum olduğunu fark ettim. Esniyordum ama kitabı da okumak istiyordum ama çok uykum vardı...

.

Sabah uyandığımda kendimi çok rahat bir yatakta üstümde gecelik ile bulmuştum. Odaya şöyle bir göz attığımda çok büyük ve genel olarak gri tonlarında döşendiğini görmüştüm. Gece ne olduğunu düşünürken kapı çaldı. Duvardaki saate baktığımda daha sabah 7 olduğunu gördüm.

"Uyandın mı Savcının Kızı?"

Kahretsin patron bozuntusu gelmişti. Hiç ses çıkarmadan geri yattım ve arkamı döndüm. Sonrasında kapı açılmıştı. Adım seslerinden sonra birinin omzuma dokunuşunu hissetmiştim.

"Afra, hadi uyan."

Hiçbir şey demeden yatmaya devam etmiştim. Güzel uyku numarası yapardım.

"Uyumadığını biliyorum."

Ne? Nasıl ya? Yine de uyumadığını belli etmedim.

"Kalk. Yoksa başka şekillerde kaldırım. Mesela gece olduğu gibi."

Bunu söylemesi ile hemen kalkmıştım.

"Ne? Gece ne oldu ki?"

"Uyumadığını biliyordum. Sana kahvaltı getirdim."

"Gece ne oldu?"

"Öğrenirsin."

"Ne demek öğrenirsin? Ne zaman söyleyeceksin?"

"Söylemeyeceğim. Kendin anlayacaksın. Çünkü bir daha ki sefer uyanık olacaksın."

Yorum ve vote atmayı unutmayın 😘

Savcının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin