10.Bölüm

176 12 44
                                    

Sabah kapının çalma sesiyle uyandıktan sonra kapının açılma sesini duydum, hizmetlinin kapıyı açtığını anladığımda uykum açılmıştı bile.

Sağıma baktığımda Barış'ın olmadığını gördüm ve geri yatmaya karar verdim ama içimde bir huzursuzluk vardı. Saate baktım, Barış geri dönmüş olamazdı. Demek ki başkası gelmişti. Üstüme öylesine bir sabahlık giyip aşağı inmeye başladım. Mor saten elbiseli, kahverengi saçlı bir kadının kabanını verdiğini gördüm. Beni görünce garip garip bakmıştı ve sormuştu.

"Pardon, kimsiniz?"

Kadın sonradan gelmişti ve bana kimsiniz diye soruyordu. Umarım önemli biri değildir diye düşündüm. Çünkü hiç seveceğim birine benzemiyordu.

"Afra ben. Siz?"

"Aleyna bende. Barış'ın eski bir... arkadaşıyım."

"Anladım."

"Barış demişken, ne zaman burada olur?"

"Bilmem. Anders'a sorabilirsiniz isterseniz. Ben odada olacağım."

"Afra Hanım. Siz Barış'ın nesi oluyordunuz."

"En değerlisi..."

Kadın arkamdan hiçbir şey diyememişti ve bende havalı olduğumu düşündüğüm yürüyüşümle odama gittim ve üstüme günlük bir şeyler giydim. Sonra odadan çıktım ve öylesine evde dolanmaya başladım. Yaklaşık 15 dakika sonra beklemekten sıkılan kadın da gitmişti zaten. Aslına bakılırsa Barış'ı beklemek benim içinde sıkıcıydı. İstesem buradakiler beni dışarı çıkarabilirdi belki ama yine de eski özgürlüğümü hissedemiyordum artık. Ne değişmişti hayatımda sanki. Okulda hiç arkadaşım yoktu zaten. Eskiden de tek yaptığım yalnız,kütüphaneye gidip kitap okumaktı.

Berk ile yeni tanışmıştık zaten. Belki de yaşadığımız şey aşk değildi. Ona ilk görüşte aşık olmamıştım. Belki de sadece aşk sanmıştım. Onu seviyor muyum gerçekten diye düşündüm. Hayır, belki de sevmiyorum. Ama ya seviyorsam ve Barış kafamı karıştırıyorsa. Ya bütün bu olanlar bir Stockholm Sendromu ile alakalı ise. Peki babam. Kahretsin babamı tamamen unutmuştum. Acaba beni arıyor mudur? Belki de her zamanki saçmalıklarımdan biri olduğunu düşünmüştür. Ya da Berk ile olduğumu. Peki Berk ne yapıyordur? O beni arıyor mudur? Bugün gelen kadın kimdi? Eski bir arkadaşıyım dedi. Belki de değil.

Kafam o kadar karışıktı ki yürürken yine o odanın kapısına gelmiştim. Belki de ayaklarım kendiliğinden buraya gelmişti. Gelmek istiyordum ama cesaret edemiyordum değil mi? Kapının önünde biraz durduktan sonra yavaşça elimi kapının koluna doğru uzattım. Tam açacaktım ki vazgeçtim. Ben Barış'ın sevgilisi değildim. Bu odaya girmeye hakkım yoktu. Elimi yavaşça çektim. Arkamı dönmem ile Barış'ı görmem bir oldu. Bana doğru geliyordu.

"Savcı'nın Kızı, burada ne yapıyorsun ve neden ağlıyorsun?"

O söyleyene kadar ağladığımı fark etmemiştim bile. Başımı eğdim. Ellerimle yanaklarımı ve gözlerimi sildim. Başımı kaldırıp Barış'ı gördüğüm an hiç beklemediğim ve istemediğim bir şekilde ağlamam artmıştı. Barış'ı beklemeyip ona doğru koşmaya başladım. Neler olduğuna anlam veremese de bana sarılmıştı ve ağlamam bitsin diye sabırla beklemişti. Ama ağlamam asla bitmiyordu. En sonunda beni kucağına almış ve odaya götürmüştü.

"Niye ağlıyorsun Savcı'nın Kızı?"

Hıçkırıklarım arasından konuşmaya çalışıyordum.

"Bil-bilmiyorum."

"Tamam. Geçti, ağlama artık."

Savcının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin