"Afra niye inanmıyorsun? Seviyorum işte seni. Son bir şans ver bana lütfen."
"Son bi şans mı?"
Elim havada öylece kalakalmıştım. Berk'te bana ihanet etmişti, o da beni sevdiğini söylemişti, ama onun ikinci bir şansı yoktu. Tam ağzımı açmıştım ki arkamdan gelen ses ile irkildim.
"Ne şansından bahsediyorsun lan, yok sana şans falan."
Aral bir anda gelmiş ve elimi tutup indirmişti. Bıçak Barış'ın kalbine saplanmıştı. Şoka girmiş öylece kalmıştım. Dizlerimin bağı çözülmüş yana doğru bırakmıştım kendimi. Barış'ın bedenin yanında oturuyordum. Gözlerim hala bıçaktaydı. Kafamı yavaşça kaldırıp Aral'a baktım. Zorla konuştum.
"Sen, ne yaptın?"
"Yapılması gerekeni."
Sinirim giderek artıyordu.
"Barış'ı öldürdün, onu öldürdün. Nasıl yaparsın böyle bir şeyi nasıl?"
Sinirimden Aral'a vurmaya başlamıştım ama geri çekilmiyordu.
"Afra sakin olur musun?"
"Olamam sen, sen öldürdün onu, öldürdün onu- Bıçağı çıkartmalıyız. Yoksa iyileşmez, öldürdün onu öldür-"
"Evet öldürdüm. Sana ihanet eden ve intikam isteyen yalancı pisliği öldürdüm. Yeter artık kendine gel. Benim çocukluk arkadaşım olan, yüzük parmağı sözü verdiğim Afra sen değilsin. Benim bildiğim Afra, Barış'ın bırak bunları söylemesine, tek kelime etmesine izin vermeden, aklını karıştırmasına izin vermeden işini bitirirdi onun. Benim tanıdığım Afra dik durur ve kendisine bunları yapan kişiye şans vermemek konusunda tereddüt bile etmezdi. Sen bu değilsin, Barış beynini yıkamış senin. Hala ölümü için beni suçlamak istiyorsan suçla. Ama bu haklı olduğum gerçeğini değiştirmeyecek. Barış ölmeliydi ve öldü. Anlıyor musun Afra, öldü. İnkar edemezsin çünkü sende biliyorsun, bu olmalıydı. Hem Barış seni sevmiyordu zaten. Barış seni parmağında oynattı. Ama sen onun sevgisine inandın ve onu sevdin. Seni gerçekten sevmemesine rağmen hala kehanet falan bahane edip sevgisine inanmak istiyorsun. O seni sevmiyor ama ben seviyorum."
Bunu söylemesi ile biraz durmuştum. Arkadaşlığımızdan bahsediyor olmasını umarak devam etmesi için bir şey demedim.
"Küçükken yaptığımız yüzük parmağı sözünden beri kimseyle evlenme diye dua ettim hep. Her sevgili bulduğunda saçma sapan bahaneler ile ayrılmaya ikna etmeye çalışırdım her sorun çıktığında içten içe sevinirdim. Ama sen hala bu piçi öldürmekte tereddüt ediyorsun. Ve hayır, bıçağı falan çıkartmayacağız. İyileşmeyecek. Ölmesi gerekiyordu."
"Aral Barış yaşamalı, yaşaması gere-"
"Hayır Afra, sana bunları yapan biri hakkında nasıl hala bunu dersin?!"
"Hayır Aral anlamıyorsun-"
"Asıl sen anlamıyorsun.! Ben seni seviyorum. Hem de 20 senedir. O seni sevmiyor. Kehanet falan hikaye! Dinleme onu Afra, gel hayatımıza devam edelim."
"Aral kehanetin devamı var! Aşkı alfayı öldürürse her şey onun olur, alfa aşkını öldürürse geri kalan her şey onunla birlikte yok olur."
"Tamam her şey senin olacak işte ne güzel."
"Hayır güzel falan değil. Kahinin söylediğine göre bizim birlikte olmamız ve koruyucu olmamız gerekiyordu."
"Anlamadım hem koruyucu olup hem de ölüm kısmı nasıl gerçekleşebilir ki?"
"Sorun da burada. Barış'ı ben öldürmedim Aral, sen öldürdün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savcının Kızı
FantasyBir savcı, onun yüzünden cezaevine giren bir kurtadam. Çıkınca Savcı'nın Kızı'ndan intikam almak ister ve oğlunu bu işe karıştırır ve onların kütüphanede bir ''şiir'' sayesinde tanışmasını sağlar.Fakat hiç beklemediği şeyler olur. Savcı'nın Kızı ayn...