17.Bölüm

111 7 2
                                    

"Maktulün bedeninde boğuşma, bıçak, mermi gibi şeyler bulunmamıştı."

"Normal bir vaka değil demek istiyorsunuz anladım. Ne bulunmuştu peki? Haha, vampir dişleri mi?"

"Ben olsam pençe izleri derdim."

"Bu iyi olmadı. Sanık kurbanın önce bir hayvan tarafından öldürüldüğünü ve sonrasında kurbanı bulduğunu söyleyebilir. Ama neden kurbanın bedeninde pençe izi olmasına rağmen ilk mahkemede tutuklu yargılandı?"

"Çünkü otopsi raporunda pençe izlerinin ölüm saatinden sonra olduğu yazıyordu."

"Ve mahkemede otopsi raporu veya yazan doktor hakkında yeniden yargılama talebinde bulundular ve kendi istedikleri sonucu gösterdiler. Tecavüze yeltenme vakası daha basit olabilir. Ailesi merhamet etsin diye para veya herhangi bir şey teklif etmiş olabilir, tehdit olabilir. Sonuçta girişim tamamlanmamış. Merhamet ve suçlamaları gerçi çekme. Vicdanın devreye girdiği kısım iyi olmadı."

"Umarız bu vaka diğeri kadar karışık değildir."

"Nasıl yani? Bunda da pençe izi var demeyin."

"Bu sefer kızın üzerinde değil. Odanın duvarlarında ve masada. 3 ayrı yerde."

"Siz de benim düşündüğümü düşünüyorsunuz."

"Aynen."

"Bu bir hayvan değil."

"Bu bir hayvan değil."

"Ya Hakan Demir yakalanmamak için tedbir alıp saçma hayvan senaryoları uydurdu ya da..."

"Ya da ne?"

Sesi duymamızla Barış'a dönmüştük.

"Ya da... Bu sorunun cevabını vermek için benimde cevaplara ihtiyacım var. Pençe izleri yaklaşık kaç santimdi?"

"24-25 civarı, niye sordunuz?"

"Sizce bu şehirde öyle bir hayvan var mı?"

"Bir dakika, bu kadar zamandır ne konuştunuz ben hiçbir şey anlamadım. Şimdide gelmiş bu şehirde öyle bir hayvan var mı diyorsun. Ne yani şehri kurtadamlar mı bastı?"

"Doksan."

"Efendim?"

"Yüzde doksan ihtimalle."

"Bu sonuca nasıl vardınız?"

"Bundan 2 yıl önce bir erkek çocuğu vardı. Semih İder. O da ormanda karnında bir ısırıkla bulunmuştu. Herkes öldüğünü düşünmüştü. Hatta morga kaldırılmıştı. Bir kaç gün sonra morgdan sesler gelmeye başladı. Bilin bakalım kimden, tabii ki Semih."

"Yaşıyordu yani?"

"Evet, hemde kahverengiden sarıya dönmüş gözlerle."

"Barış Bey, kulağa çılgınca ve saçma gelebilir. Ama gerçekten 24 santim pençe izi olan bir hayvan, hemde şehirde, imkansız."

"Peki, dakikalardır ne anlatıyorsunuz, yani ne yapacağız?"

"Hiçbirini dinlemedin mi?"

"Afra'cım o kadar hızlı konuştun ki bence sen bile olsan anlamakta zorlanırdın."

"Şu anda yapabileceğimiz en iyi şey, yapılan bütün mahkemeler hakkında etraflıca bilgi toplamak. En ince detaylara kadar bilmeliyiz. Yoksa yapabileceğimiz bir şey yok maalesef."

"O işi bize bırakın, biz her şeyi öğrenmeye çalışacağız."

"Tamam, biz gidelim o zaman."

Savcının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin