19.Bölüm

93 7 6
                                    

"Önce alfa, beta ve omega ne demek onu açıklayayım. Kurtların sürüleri vardır. Sürünün lideri alfadır. Sürünün geri kalanı ise betadır. Hiçbir sürüye dahil olmayanlar ise omegadır."

"Bunları bana neden anlatıyorsun? Alfa gerçek aşkını bulduğunda aşkı onun gibi olacak. Ne yani sen bir sürünün lideri misin? Kurt sürüsünün?"

"Aslında..."

"Aslında ne?"

"Evet öyleyim."

Tekrar bayılmadan önce gördüğüm kırmızı gözler ve keskin dişler. O gerçekten de bir kurt mu?

.

Uyandığımda aynı odada değildim. Başka bir yerdeydim. Kanepe gibi bir şeyde yatıyordum. Başımı biraz kaldırınca diğer koltuklarda uyuyan çocukları ve Barış'ı gördüm. Yavaşça doğruldum. Ayağımı yere bastığım anda bir şey batmıştı. Ağzımdan refleks olarak bir "ah" çıktı. Hepsi bir anda uyanmış ve aynı anda iyi misin diye sormuşlardı.

"Beyler sakin olun. Beni korkutuyorsunuz. İyiyim sadece ayağıma ufak bir şey battı. Acımadı bile."

"Afra, anlattıklarımı hatırlıyorsun değil mi? Bu ikinci bayılmışın ve eğer yine hatırlamıyorsan bir kere daha bayılmana izin vermeyeceğim."

"Hatırlıyorum. Gördüm."

"Neyi?"

Masadaki şişelerden birini kafasına doğru fırlattım. Son anda kaçmayı başarmıştı.

"Neyi mi? Kırmızı gözlerini ve dişlerini gördüm. Nasıl kurt olduğu ve bu gerçeği benden nasıl sakladığını, beni nasıl aptal yerine koyduğunu gördüm."

"Afra sana söyleyecektim. Sadece doğru zamanı bekliyordum."

Bir şişe daha alıp üstüne doğru yürümeye başladım.

"Doğru zamanı bekliyordun öyle mi?"

"Evet. Yemin ederim söyleyecektim."

Biraz daha hızlanıp şişeyi attım yine kaçmıştı. Şimdi sinirlemiştim işte. Üzerine atlamadan önce söyleyebildiğim son bir şey daha vardı.

"Sikerim lan doğru zamanını."

Sonrasında ise garip bir kavgaya tutuşmuştuk. Kimse kazanmıyordu ya da kaybetmiyordu. Yaklaşık 15 dakika hiç durmadan kavga ettikten sonra Barış pes etmişti. O duvardaydı bende onu tutuyordum.

"Tamam. Senden kaçmıyorum. Sen haklısın. Senden saklamamalıydım. Vurabilirsin."

Evet vurabilirdim. Ama vurmak istemiyordum. Elimi havaya kaldırdım. Vurmak için indirdiğimde yüzüne değil yavaşça göğsüne vurmuştum. Sonra nasıl olduğunu fark edemediğim bir şekilde gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Durur diye beklerken daha da artmıştı. Barış da korkudan bir şey söylemiyordu, beni incitmek istemiyordu. Hissedebiliyordum. Başımı yerden kaldırıp Barış'a baktım.

"Neden bana daha önce söylemedin?"

"Söylemeliydim. Özür dilerim."

Savcının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin