Multi:Afra'nın Elbisesi
"Hadi ya, kaç saattir bekliyorum."
"Az kaldı, bitecek şimdi."
"15 dakika önce de aynısını söylemiştin."
"Tamam, geldim işte."
"Hadi gid- gidelim."
"Bir şey mi oldu?"
"Yok hayır. Olmadı. Neden olsun ki?"
"Hiç. Bir an kekeledin sanki."
"Yok. Dilim sürçmüştür. Hadi çıkalım. Hem sen dışarı çıkmak istiyorsun. Hem de saatlerce hazırlanamıyorsun."
"Ya tamam uzatma. Geldim işte. Eve çağırdığın kuaförün yaptığı makyaj gelinin kız kardeşi makyajı gibi olunca onu silip yenisini yapmak zor oldu."
"Tamam bir daha çağırmayız onu. Ayrıca bu üstündeki ne? Çok kısa olmuş. Değiştir bunu."
"Saçmalama Patron. Hadi gidelim."
"Bana Patron demezsen sevinirim Savcı'nın Kızı."
"Bana Patron demezsen sevinirim SAVCI'NIN KIZI?"
"Hadi Afra. Hadi güzelim gidelim bak çok sıkıldım beklemekten. Suçla zaten."
Evden çıktığımızda aklımda çok güzel planlar vardı. Hepsini gerçekleştirmeyi umut ediyordum. Arabaya yaklaştığımızda kapının önünde durdum ve beklemeye başladım. Hemen gelip kapımı açmak için elini kapı koluna uzatmıştı. Ha yok Barış değil, Mehmet Abi. "Sen zahmet etme Mehmet Abi. Kapımı açmayı daha çok isteyen biri vardır elbet." Barış bir kaç saniye öküz gibi baktıktan sonra "Tamam Mehmet sen gidebilirsin." Dedi ve kapımı açtı. Mehmet Abi' de "Tamam efendim. " deyip gitmişti.
"Sağ ol."
"Koskoca adamı uğraştırdığın şeylere bak."
"Aaa Barış, çok ayıp. Sen sana aşık olmamı istemiyor muydun? Vaz mı geçeyim düşünmekten?"
"Yok yok sen vazgeçme. Ben kapını açarım. Hadi geç otur."
Arabada yaptığımız yaklaşık yarım saatlik yolculuktan sonra büyük bir alışveriş merkezine gelmiştik. Barış kapımı açana kadar beklemiştim. Planlarımdan biri buydu. Sınırlarını zorlamak. Bakalım ne zaman sinirlenip gerçek kişiliğini ortaya koyacaktı? Barış gelip kapımı açtıktan sonra kısa bir teşekkür edip giriş kapısına yöneldim. O da arabayı valeye verip arkamdan gelmişti. Elimi tuttuğunda ona garip bir bakış attım.
"Kusura bakma. Ama bu az hali. Şükret bence."
Bir şey söylemeyip yürümeye devam ettim.
"Çok hoşuna gitti herhalde. Güldüğüne göre."
O söyleyene kadar gülümsediğini bile fark etmemiştim. Gülmeyi bırakıp yürüyen merdivenlere doğru sürükledim.
"Somurt diye söylemedim. Şaka yapıyordum sadece."
Hiçbir şey demedim ve en sevdiğim mağazaya son gaz devam ettim. İçeri girdiğimiz çok iyi olmuştu. İçerisi serindi. Onu koltuklardan birime oturup elbiselere ve diğer şeylere bakmaya başladım. Aynı mağazada geçirdiğimiz 30 dakikadan sonra 4 elbise, 3 çift ayakkabı, 5 üst, 7 pantolon, 2 şort ile ayrılabilmiştik. Sıra diğer mağazalara gelmişti ama Barış çoktan sıkılmıştı bile. Elindeki poşetlerin sayısı gittikçe artmaya başladığında onları diğer adamlara vermişti ve devam etmiştik. 15 kadar mağaza gezdikten sonra acıkmıştım ve yine 'sürükleyerek' onu hamburger yemeye götürmüştüm. Hala isyan etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savcının Kızı
FantasyBir savcı, onun yüzünden cezaevine giren bir kurtadam. Çıkınca Savcı'nın Kızı'ndan intikam almak ister ve oğlunu bu işe karıştırır ve onların kütüphanede bir ''şiir'' sayesinde tanışmasını sağlar.Fakat hiç beklemediği şeyler olur. Savcı'nın Kızı ayn...