60.Bölüm

35 2 0
                                    

"Ya bu kadar zamandır düşünüyoruz hala ne bir şey bulabildik ne de bir şey oldu. Üzerinden bir buçuk hafta geçti. Ne yapacağız?"

"Bilmiyorum ki, kimin gönderdiğini de bilmiyoruz. Önümüz belirsiz bayağı."

"Bence Ada gönderdi, hem ondan başka düşmanımız yok ki."

"İyi de neden üzerinde Barış yazıyor ki? Ada'nın husumeti benimle değil mi?"

"Yani seninle ama sevdiklerine zarar vermek canını daha çok yakar diye düşünmüştür belki. Ama yine de tam emin olmadan bir şey yapamayız tabii."

"Oğuz, Ada'nın yerini bulabildiniz mi?"

"Çok yaklaştık Afra, bulacağız."

"Bence bu sefer İzmir'de yapmayacak hasatı."

"Ama nasıl yapacak ki? Sadece İzmir'de yapılmıyor muydu?"

"Yani öyle ama... Cesaret edebilir mi buna?"

"Bence tekrar Mama ile konuşalım."

Bir anda karnıma saplanan acı ile inledim.

"Benim yine sancım tuttu. Siz devam edin ben biraz dinleneyim."

"Ben anlamadım, hem kurtsun hem Mediocris acının olmaması gerekmiyor mu?"

"Ah, Ece bilmiyorum. Ama çok acıyor."

"Belki de iki hafta olduğu için böyledir. Uzun sürse o kadar canı yanmaz belki."

"Offf."

"Acıyı almamı ister misin?"

"Geçen denedik, pek işe yaradığı söylenemez, ah."

"Olsun ben yine de deneyeyim."

Barış'ın beni acı içinde görmek istemediği belliydi. Ama elimden bir şey gelmiyordu. Elimi tuttuğunda yine hiçbir şey olmamıştı, acı geçmemişti.

"En azından denedin. Hem üzülme birazı gitti."

"Gerçekten mi, yoksa ben üzülmeyeyim diye mi birazı gitti diyorsun?"

"Sen üzülme diye diyorum. O yüzden üzülme Barış. Ya hadi git sen kendini kurtar. Merminin kimden geldiğini falan bulamazsan öleceksin."

"Tamam gidiyorum kızma."

Barış gittiğinde ben de düşüncelere daldım. 84R15 yazıyordu. Acaba Barış'tan başka bir anlamı olabilir miydi? Ama başka hiçbir şeye de benzemiyordu. Yine karnıma bir acı saplandığında belki de bir şeylerin yanlış gittiğini düşündüm ya da yanımda birini istedim bilmiyorum ama içimden annemi çağırmak gelmişti. Annem geldiğinde onu gördüğüme sevinmiştim. Arkasını döndü ve beni görünce gülümseyip yatağın yanına oturdu.

"Kızının yaptıklarına inanabiliyor musun? Bunca sene rahat yaşayan kendisiydi. Ama yine de bana düşman oldu ve Barış'ı öldürmek istiyor. İnanılır gibi değil."

"Ada her zaman bu kadar kötü değildi. Aslında hiç değildi. Ama bu ülkeye geldikten sonra ne oldu, ne değişti anlamadım. Bir anda bir şeyler oldu. Sen daha iyi misin?"

"Evet desem yalan olur. Sancılarım hala devam ediyor."

"Dua edelim de erken doğum olmasın."

"Erken mi?! Daha ne kadar erken olabilir ki? Zaten iki gün kaldı."

"Bir gün önce doğması bile erken sayılır. Tamı tamına iki hafta olmalı. Bir de şeyi sormak istiyorum Afra, çocuk doğduktan sonda ne yapacağınıza karar verdiniz mi? Bir yılda üç yaşına gelecek sonuçta. Beş seneye on beş yaşında olacak. Bir yere mi gideceksiniz yoksa burada mı kalacaksınız? Eğer burada kalacaksanız çok nadir dışarı çıkmalısınız ki bir gören bir daha görüp sormasın. Hiçbir insan ile tanıştırmamalısınız."

Savcının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin