İzmir'e varmamıza bir saat kadar kalmışken uyumaya çalışmış ve başarmıştım. Barış beni dürtüp uyandırdığında uçak inişe geçmek üzereydi. Bitiyordu nihayet. Sessizce konuşmaya çalıştım:
"Buradan nereye gideceğiz?"
"Otelden araba yollamalarını istedim. Buradadır. Onunla gideriz hemen."
"Tamam... Barış, sence ne olacak?"
"Hangi konuda?"
"Ada konusunda. Sence hasatı tamamlayabilir mi? Ya da onu hasattan önce bulabilir miyiz?"
"Bilmiyorum umarım buluruz ve en başından işi bitiririz. Yoksa mezarlıkta beklememiz gerekecek. O da bir hafta sonra."
"Ada'yı kendimiz mi arayacağız?"
"Hayır tabii ki, sonuçta Ada'nın İzmir'de olduğunu biliyoruz ama ilçe falan bilmiyoruz. Bütün İzmir'i arşınlayamayacağımıza göre biz bekleyeceğiz adamlar arayacak."
"Biz boş boş oturacak mıyız peki?"
"Hayır tabii ki, şu gecedeki hava durumuna bakalım bir. Bir şeyler yapabilir misin?"
"Hayır Barış, hiçbir şey yapamıyorum. Senin öldüğünü sanmıştım sonra seni arıyordum ya o zaman da yapamıyordum hala da yapamıyorum. Mediocris olmak buraya kadar sanırım. Güçlerim geri gelene kadar sadece kurdum. Ha bu arada, ben senin sürünü birazcık çalmış olabilirim."
"Nasıl yani?"
"Sürünün yeni alfası benim."
"Nasıl yani? Ne oluyor Afra anlamıyorum. Düzgün anlatır mısın?"
"Ya bak şimdi, hani ben hamileydim falan sonra bu Hakan'ın evindeki şeyler oldu ya..."
"Eee?"
"Yani ben aslında hamile değilmişim."
"O kadarını anladık."
"Nasıl anladın?"
"Kafanı eğip aşağı bakarsan karnının bir milim bile şişmediğini görürsün Afra, e hadi çatlatma da söyle, neymiş?"
"Benim... Benim beynimde tümör varmış ama sakin ol sakın tepki verme."
Barış son anda kapatmıştı ağzını. Gözleri faltaşı gibi açıktı.
"Sakin ol... Şimdi devam ediyorum. Ediz benden alfaları olmamı istedi ben kabul etmek istemeyince o da her gün tümörü biraz alarak azaltmayı ve bitirmeyi teklif etti. Ben de kabul ettim. Yani şu an iyiyim. Sakinleştin mi?"
"Evet, sakinim. Bunları neden bana söylemedin?"
"Fırsat olmadı diyelim. Bu Ada muhabbeti falan çıktı işte."
"Ha bu arada aklıma gelmişken Cenk'te bizden bir sonraki uçak ile İzmir'e yola çıktı."
"Cenk mi? Onun ne işi var ki? Tanıyor mu Ada'yı?"
"Hayır tanımıyor. Ama bana yardım edesi tutmuş. Tutturdu ben de geleceğim yardım edeceğim diye. Ben de ısrar etmedim."
"İyi yapmışsın. Ne kadar çok kişi o kadar iyi."
"Ben de öyle düşündüm. Bak aklıma ne geldi, hazır İzmir'e gelmişken ve Ada için yapabileceğimiz fazla bir şey yokken..."
Ne demek istediğini anlamıştım ama anlamamamazlıktan gelmek eğlenceliydi.
"Eee?"
"Hani bol bol boş vaktimiz varken..."
"Eee?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savcının Kızı
FantasíaBir savcı, onun yüzünden cezaevine giren bir kurtadam. Çıkınca Savcı'nın Kızı'ndan intikam almak ister ve oğlunu bu işe karıştırır ve onların kütüphanede bir ''şiir'' sayesinde tanışmasını sağlar.Fakat hiç beklemediği şeyler olur. Savcı'nın Kızı ayn...