O...Barış. Ben ne olduğuna anlam vermeye çalışırken kızlar çok yakışıklı olduğundan bahsediyordu. Jetonum köşeli olduğu için geç düşmüştü. Hemen Ece'ye döndüm.
"Ece bu Barış benim yarı eski sevgilim olan."
"Neeee?"
Kızlar konuşmaya devam ediyordu.
"Gerçekten çok yakışıklıymış."
"Onunla aynı yatakta olduğumu hayal edemiyorum bile. Offf."
İşte bu sabrımı taşıran son damlaydı. Ece ile birbirimize bakmıştık. Kıza doğru kısa bir uçuş gerçekleştirmiştim. Yumruğumu yüzüne geçirmeden ve onu arka masadakilerin üstüne yollamadan önce son duyduğum çığlıklardı. Kızlar kavga etmeyi bilmiyorlardı. Ama biz biliyorduk. Kısa süre içerisinde ufak tartışmamız koskoca bir bar kavgasına dönüşmüştü. Masalar bardaklar havada uçuşuyordu. Bunlar sorun değildi. Asıl sorun 2 erkeğin bize doğru kötü bakışlar atarak geliyor olmasıydı.
Tam cesaretimi toplamış yeni bir kavgaya hazırlanıyordum ki adamın beni kolumdan itmesi ile arkamdan bir gölge geldi ve eli havada yakaladı. Korumalardan biriydi bu.
"Afra Hanım arkadaşlarınızı biz sağ salim evlerine bırakacağız. Ama siz lütfen arka çıkışta sizi bekleyen siyah arabaya binin. Yoksa Barış bey sinirlenecek."
Lafını bitirdikten sonra adamı öyle bir yumruklamıştı ki benim canım acımıştı. Hemen oturduğumuz masaya geri döndüm ve çantamı aldım. Koşarak arka çıkışa gittim. Çıktığımda gerçekten de siyah bir limuzin bekliyordu. Hemen arka kapısını açtım ve içine bindim. Ne yalan söyleyeyim karşımda Barış'ı görmeyi bekliyordum. O yüzden pek şaşırmış gibi yapmadım.
"Ortalığı birbirine katmışsın."
"Evet."
"Neden?"
"Uzun hikaye, sonra anlatırım. Bir dakika biz nereye gidiyoruz?"
"Merak etme seni kaldığın yere götürüyorum. Zorla geri döndürecek halim yok."
"Of onu demiyorum. Kavgayı başlattığım kızlar orda kaldı. Daha doyasıya dövememiştim."
"Saçmalama Afra."
"Ama orda bir çocuk beni omzumdan itti."
"Mehmet geri dön."
"Tahmin etmiştim."
Bara geri dönmüştük. Peşimizde bir araba daha vardı. Otobüs gibiydi. Arabadakiler çıktılar ve bara girdiler. 10 dakika sonra kavgaya karışan herkesi toplayıp çıkmışlardı.
"Hangisi?"
"Söylemem."
"Nedenmiş o?"
"Çünkü söylersem onları alıp gidersin ve benim karışmamı engellersin. Bir şey yapacaksan eğer yapacağın yere geleceğim ve izleyeceğim. Orda söylerim."
"İyi tamam. Öyle olsun."
45 dakikalık bir yolculuktan sonra alana varmıştık. Kocaman bir depoydu burası. Herkesi içeri sokarlarken biz de arkalarından gidiyorduk. İçeri girdiğimizde 30 kişiye yakın vardı. Barış'ı arkada bırakıp sandalyelerde elleri bağlı olan kişilere doğru ilerledim. Yanımda kocaman bir işkence masası vardı. Bıçaklar, elektrikli aletler vardı. Göz oymak içindi sanırım. Ya da başka bir şeyler kesmek için.
"Hangileri?"
Barış sorunca oturanlara doğru baktım. İlk 12 kişiyi tanımıyordum bile. Onların olmadığını söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savcının Kızı
FantasyBir savcı, onun yüzünden cezaevine giren bir kurtadam. Çıkınca Savcı'nın Kızı'ndan intikam almak ister ve oğlunu bu işe karıştırır ve onların kütüphanede bir ''şiir'' sayesinde tanışmasını sağlar.Fakat hiç beklemediği şeyler olur. Savcı'nın Kızı ayn...