8.Bölüm

223 14 50
                                    

"Efendim kapsamlı bir tarama başlattık. Fakat bu süre zarfı içerisinde gidebileceği yerler sınırlı. Bir arabayı durdurup yardım istediğini düşünüyoruz. Yakınlardaki benzinlik kameralarına ve bazı trafik kameralarına baktırıyoruz. En ufak bir bilgi aldığımız taktirde haber vereceğiz."

"Tamam Anders."

"Müsaadenizle ben gideyim."

"Olur. Çıkabilirsin."

3 saat sonra

"Maalesef. Hiçbir şey bulunamadı. Tarama alanını daha da genişletiyoruz efendim."

1 saat sonra

"Maalesef efendim."

Yarım saat sonra

"Maalesef efendim."

Yarım saat sonra

"Maalesef efendim."

Bardağı duvara doğru atarken konuştu.

"Kahretsin. Nereye gitti bu kız. Özel güçleri falan mı var? Işınlanıyor mu? Nasıl bulamazsınız ya? Ne demek maalesef. Bıktım artık. Bulmadan bir daha bu odaya gelme. Yoksa seni de kovarım!"

Anders hiçbir şey demeden çıktı. O alışkındı Barış Bey'in bu hallerine. O gittikten sonra adam düşünmeye başladı. Ne kadar aptalım diye düşündü. Kızın ilk fırsatta kaçacağını benden hemen hoşlanmayacağını unutacak kadar aptalım diye düşündü. O sırada odaya Anders girdi. Gitmesinin üstünden çok geçmemişti.

"Efendim, yakınlardaki bir güvenlik kamerasının görüntülerinde, benzinlik kamerasının görüntülerinde ve bir kaç yerde daha aynı yol üzerinde kameralarda görünen gri bir araç vardı. Garip bir kargo aracına benziyordu. Biraz şüphe uyandırıcı olduğu için dikkatli incelenmesini söylemiştim ve görüntülerden birinde siması hanımefendiye benzeyen bir kadın var arabada. Gittiği yola dair son görebildiğimiz şey sağa döndüğü. O yolun sonunda ise iki farklı kayda değer yer var. Birinde olma ihtimali daha yüksek. İsterseniz hemen adam göndertip aldırabilirim hanımefendiyi."

"Hayır Anders bende geleceğim. Bakalım nereye kaçmış?"

"Efendim, bana sorarsanız kendi kendine kaçmamış. Çünkü arabada görüntülendiği kayıtta pek mutlu görünmüyor."

"Nasıl yani? Lafı geveleme de söyle."

"Ağzında bir bant varmış gibi görünüyordu. Emin olamayız tabii ama yine de kendi kendine kaçmamış ihtimalini de düşünerek sakin olmalısınız. Hemen sinirlenmeyin."

"Doğru söylüyorsun Anders ama sinirlenmek konusunda değil. Kendi kendine kaçmama ihtimali konusunda. Zira eğer kendi kaçmadıysa daha çok sinirleneceğim ve bunun olmasını istemeyiz."

"Evet efendim."

Adam montunu aldı ve çıktı. Arabası hazır bekliyordu. Hemen yola çıktılar.

.

Oraya vardıklarında Barış önden içeri girdi. Burası bir depoydu ve içeride kimse yoktu. Koca depoda arkası dönük sandalyede oturan bir kadın vardı sadece. Bunun bir tuzak olduğunu anlaması sadece saniyeler sürmüştü ve o daha bir şey diyemeden çatışma başlamıştı. Hiçbir şeyi umursamadan mermiler arasında kadına doğru koşmaya başladı. Hemen ayaklarını ve ellerini sandalyeden kurtardı. Kadını kucağına aldı ve çıkışa doğru koşmaya başladı. Kadını mermilerden korumak için sırtını siper etmişti. Bir kaç adım daha ve sonra bitecekti. Fakat adam ayağından vurulmuştu. Daha doğrusu mermi sıyırmıştı. Ayağı da biraz acımıştı. Yine de kadını bırakmamış yoluna devam etmişti. Depodan çıktığında hemen arabaya doğru koşmuştu. Adamlarından biri hemen kapıyı açmıştı. Kadını arabaya yatırmıştı. Baygındı zaten. Adama sıkı sıkı tembih ettikten sonra depoya geri döndü. Onlar son hız eve dönerken çatışmada neredeyse bitmişti.

Depoya girdiği anda yaralı adamlar arasında üst kattan birinin adım sesleri geldi. Adam bakışını yukarıya çevirdi.

"Abi..."

.

Adam eve döndüğünde kadın hala yatakta yatıyordu. 2 haftadır uyanamamıştı. Yatağa doğru yaklaştı. Kadının saçlarını okşamaya başladı. Ne zaman uyanacağını kestiremiyordu. Tam aşağı inecekken kadının sesini duydu.

"Barış..."

Adam arkasını döndü. Kadına yaklaştı.

"Savcı'nın Kızı, iyi misin?"

Kadın kendine geldi. Adamı görür görmez yattığı yataktan zar zor doğrularak adama sarıldı. Sonra ise göz yaşları sicim gibi dökülmeye başlamıştı gözlerinden. Gözyaşları ve hıçkırıklar arasında tek söyleyebildiği "Barış" kelimesiydi. Adam ise bir şey diyemiyor sadece sarılıyordu. En sonunda kadının ağlamaları yavaşlayıp, hıçkırıkları iç çekişlere dönünce adam sarılmayı kesti. Yatakta kadının yanına oturdu. Kadında göğsüne yaslanmıştı. Sarılmaya devam ediyorlardı.

"Savcı'nın Kızı, ne oldu anlatmak ister misin? Niye ağlıyorsun? Bir yerin mi acıyor?"

Kadın başını salladı. "I ı" dedi.

"Neden ağlıyorsun o zaman? Anlatmak ister misin?"

"I ı"

"Peki sen bilirsin. İstediğin zaman anlat."

"O adam..."

"Efendim? Hangi adam?"

"Oradaki adam. Depodaki. Kardeşi olduğunu söyledi."

"Evet öyle. Bayağıdır görüşmemiştik. Birbirimizle hep kavgalıydık. Beni sinirlendirmek için çok şey yaptı. Pek bir şey yapmadım. Ama seni alıkoyması. Bardağı taşıran son damla."

"Ne yapacaksınız ona?"

Adam gayet sakin "Öldüreceğim." Dedi.

Kadın yattığı yerde doğruldu.

"Nasıl yani? Kendi kardeşini mi öldüreceksin?"

"Evet."

"İyi fikir."

"Ne? Ne demek iyi fikir. Senin, saçmalama insan kardeşini öldürür mü falan demen gerekmiyor mu?"

"Yok. Öldür gitsin."

"Afra iyi misin?"

"Evet. Bir şey sormak istiyorum."

"Sor bakalım."

"Sen buradan gitmek istiyorsan benim olacaksın dedin ya?"

"Evet dedim. Kabul mü ediyorsun yoksa?"

"Dur hemen oraya çekme. Soru dedim ya. İşte diyelim kabul ettim. Bir gün bende sana ters bir şey yapsam. Beni de mi öldüreceksin?"

"Bak güzelim. O iş öyle olmuyor. Hem dediğim gibi ters bir şey yapmadı. Bir sürü şey yaptı. Ayrıca senin bana yapabileceğin şey onun yaptıkları yanında az kalır. Ayrıca o sevimsiz bir kardeşten fazlası değil. Sen aşık olduğum kadınsın."

"Ne?"

"Ne ne?"

"Güzelin miyim gerçekten?"

"Koskoca şeyden buna mi takıldın?"

"Cevap vermekten kaçtığına göre değilim herhalde."

"Yok sen iyi değilsin. Ben gidiyorum birazdan gelirim tamam mı?"

Adam ayaklanmış gidiyordu ki kadın da arkasından kalktı.

"Patron bekle."

"Efendim?"

"Değil miyim?"

Adam ya sabır çekerek arkasını döndü. Kadına yaklaştı. Yavaşça eğildi ve kadını öptü.

"Öylesin." Dedi ve gitti. Kadın ise sadece arkasından bakakalmıştı.

Yorum ve vote atmayı unutmayın 😘

Savcının KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin