Güz
"Gonca aptal mısın?"
"Hadi ekip, biz kalkalım,"dedi Gonca beni umursamadan. Patron Behzat başını iki yana sallayıp cıkladı, Harry ağzına kurabiyesini tıkıştırıp Gonca'nın omzuna kolunu attı, Gonca piç gülüşüyle bize bakıp kafeden çıktı.
Bunu yediğime inanamıyordum.
Gonca ikimizi de kafeye çağırıp kaçıyordu. Lisede kavga ettiğimizde bunu yapardı çünkü yüz yüze geldiğimizde fazla dayanamadığımızı biliyordu.
Sandalyeyi sertçe çekip Yalgın'ın karşısına oturdum.
Bakışlarını etrafta gezdirmeye devam etti. İkimiz de sessiz kaldık. Böyle yaptığında deli olduğumu biliyordu ama inadım tutmuştu bir kere ben de susacaktım.
Güneş yüzünü aydınlattığından gözlüklerini çıkarıp taktı. Menüyü elime alarak şöyle bir göz gezdirdim. Acıkmıştım. Çeşit çeşit hamburgerlere göz attım. O kadar çeşit vardı ki seçemiyordum.
Yalgın gözlüklerini masaya bıraktı, yerinde kıpraştı. Menünün üzerinden gözlerimi ona diktim. Konuşacak gibi baktığında bilerek gözlerimi çekmedim. Baskı uyguluyordum çünkü acıktığı belliydi.
Bilekliğimin ipleriyle oynadım.
"Hey! Rahatsız ettiğim için özür dilerim,"diyen kızın sesiyle bakışlarımızı ayırdık. Renkli saçları vardı, kumral saçlarının arasına gökkuşağı attırmıştı sanki. Kırmızıya dönük dudaklarını yaladı, en fazla on yedi duruyordu.
"Siz Yalgüz...Ay Yalgın ile Güz müsünüz?"
Yalgın başını salladığında kız bağırdı. "Demiştim gelin!"
On dört numaralı masadaki iki kız kalkıp masamıza yürümeye başladı.
Kız elini kaldırdı. "Durun! Cover yüklediniz hani?"
"Evet,"dedim. "Sahne de almıştık."
"Valla onlar! Çabuk gelin!"
Kızlar masamıza geldi. "Rahatsız ettiğimiz için-"
"Yok yahu,"deyip güldü Yalgın. "Sessiz sessiz oturuyoruz biz de."
Göz devirdim.
Kızın birisi fısıldayarak masaya eğildi. "Cidden rahatsız etmiyor muyuz?"
"Hayır cidden,"diye fısıldadım.
Herkes güldü.
"Oturun isterseniz."
"Ama bölmeyelim...Biz Yalgüz yani Yalgın ve Güz müsünüz emin olmak istedik. Bir şey daha vardı ama..."
"Fotoğraf,"diye dirsek attı arkadaşı.
"Yok o değil."
"Hani çekilecektik?"diye fısıldadı.
"Önce bir şey söyleyeceğiz dedik!"
Yalgın telefonunu çıkardı. "Fotoğrafı unutmayalım bence."
Kızlar duyduğumuzu fark edip utanırken telefonu Yalgın'ın elinden aldım. "Ben çekerim."
"Siz de bizimle çekilseniz olmaz mı?"diye rica etti gökkuşaklı kız.
Başımı sallayarak sandalyemden kalkarak Yalgın'ın yanına yerleştim, kızlar etrafımızı sarmıştı. Yalgın'ın omzu bana sürtündüğünde bozuntuya vermeden herkesi kameranın açısına almaya çalıştım.
Yalgın belimden yavaşça kendisine çekti. "Arkandaki kız tam çıkmıyor,"diye mırıldandı.
Fırsatçı.
Elini belimden çekmezken ona odaklanmamaya çalışmak zordu. Derin bir nefes verdim. O ince parmaklarının bana dokunması bile beni mahvediyordu. Felaketimdi bu çocuk.
Birkaç tane fotoğraf çektim.
Sonra Yalgın'dan uzaklaştım.
Eli koltukta kalmıştı.
"Çok teşekkürler!"diye şakıdı kızlar.
Gökkuşaklı olan masaya eğildi. "Hep böyle kalın lütfen olur mu? Sizi çok seviyoruz."
Biz bir şey diyemeden kaçtılar.
Yalgın mırıldandı. "Ben Burger Special olanı alacağım, sen?"
"Ben de ondan alayım."
"Peki."
Kendi tarafıma geçmek için hareketlendiğimde elimi tuttu. Sıcak tenini hissetmek bütün buzdan dayanaklarımı eritti.
"Bana özel hissettim,"dedim kuru bir sesle. "Böyle özel sandığın şeyler, anlar olur...Onlar için bitersin. Sonra sadece bitenin sen olduğunu anlarsın. Bu seni çok kırar ama öfkeyle bunu gizlemeye çalışırsın."
Yutkundum, devamını getiremedim ama anlamıştı.
"Çok özür dilerim,"dedi ciddice. "Şarap içmeyecektim, kendime de hatırlattım fakat çok sarhoştum. Sam salak salak konuştuğu için içmeye başladım. Onu önemser gibiydin, utandım fakat araya girip ortamı daha da germek istemedim. Kendimi alkole verdim ben de."
"Utanacağın bir şey yok,"deyip parmaklarımızı kenetledim. Kirpikleri titredi. Yavaşça içini çekti.
"Sen yokken bile sen vardın, başkası olamazdı Afrodit."
Bakışlarımı etrafta dolaştırdım.
"Biz her şeyimizle birbirimize özeliz. Bunu kimse bozamaz." Elimi sıktı.
"Sam öyle yaptığında sinirlendim, bozmaya çalışmıştı."
"Çalışır sadece. Ben seninim."
Beni canlı canlı yakıyordu.
Yanmayı ise seviyordum.
"Duydun mu?"dedi fısıltıyla. "Seninim."
"Yapma,"dedim zorla konuşarak.
"Neyi?"
Zorlukla nefes aldım. Onu öpmek istiyordum şu an, durmadan öpmek istiyordum.
"Değişmediğini söylediğim için ben de özür dilerim, öfkeliydim,"dedim parmaklarını okşayarak.
"Sorun değil,"dedi tatlı tatlı.
Yüzüne baktım.
"Benim için sorun. Sana dönmek hayatımın dönüm noktasıydı. Seni gördüğüm an alevlenmişti her şey. Beni Ömer söndürürdü, sen...sen ise daha fazla yakıyorsun. Benim istediğim bu. O yüzden asla pişman değilim çünkü hayatımı seçtim. Ailem beni istemedi ama elimde bir seçenek daha vardı. Sendin, ben de hayatımı seçtim. Benim hayatım, her şeyim sensin. Sen...benim felaketimsin de. Her şeysin."
Gözleri doldu. "Benim yükselenim yengeç burcu bu bana yapılır mı?"
Gülerek onu ayağa kaldırdım. "Evde baş başa yemeye ne dersin?"
Gözlerini sildi. "Dünyayı yiyecek kadar mutluyum."
"Sen her zaman dünyayı yersin."
Kolunu omzuma atıp güldüğünde içim yine o huzurla dolmuştu.
Ben her gün bu herife nasıl tutuluyordum bilmiyordum.
tabii ki barışacaklardı ne ayrılığı onlar kavga seviyoorshahshahsbdbf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritim [BXB]
Historia Corta"Bak, burası bizim cehennemimiz ve burayı biz yönetiyoruz. Şimdi bize itaat zamanın geldi." BXB ODŞD'nin ikinci kitabıdır, önce onu okumanız gereklidir.