~111~ İntikam

622 78 32
                                    

Güz

Behzat'ı arama çabalarımız sürerken Akdeniz evime geldi. Yalgın ve korumalar Erollarlaydı. Ortam şakadan beterdi yani. "Akdeniz?"

Kapıyı kapatıp içeri girdi. "Sen favorisisin Güz."

"Ne?"

"Behzat sessiz sedasız gidemez. Sana bir ipucu bırakmış olmalı. İpucu, sana... Güz bulmalısın,"diye tekrarlayıp durdu. Sarhoştu.

"Ne kadar içtin sen?"

"Düşünüyorum, aklım almıyor. Seni öyle bırakamaz Güz. Hayır, hayır. Yangın çıktığı gün... Polisler..."

Onu koltuğa oturttum.

"Akdeniz iki hafta oldu. Gitti, bunu düşünmek yerine dinlenmen... Yangın günü bana sarıldı."

"Evet!"dedi heyecanla. "Uzun sürmüştü."

"Sence üzerime..."

Yangın günü giydiğim ceketi on beş dakika aradıktan sonra elime aldım. Ve cebinden bir kağıt çıktı. Gözlerim kocaman açıldı, gerçekten kağıt bırakmıştı. Boşu boşuna bu kadar uğraştığımızı fark etmenin siniriyle homurdandım.

Bunca zamandır da aptal oluşumuza söverken kağıdı inceledim. Bir telefon numarası yazıyordu. Telefonumdan numarayı çevirirken şok içindeydim.

"Güz?"

Behzat telefonu açmıştı.

"Sikeyim seni!"diye bağırdım. "Sen adi orospu çocuğunun tekisin. Hepimiz geberiyorduk. Yangında kaldık. Sen bir saniye bile düşünmedin. Ah, senden nefret ediyorum."

"Neden bizi bırakıp gittin?"dedi Akdeniz de bağırıp.

"Durun, sakin olun. Ne yangını?"derken gerçekten anlamamış gibiydi.

"Ritim yandı, kül oldu! Yirmi ölü var."

"Nasıl olur? Güz ciddi misin?"

"Piiç!"diyen Akdeniz'i tutup susturdum, o da belime sarıldı. "Şşşt."

"Neden gittin patron?"

"Peşimdeler diye gittim. Güz öyle bir olay olduğunu bilseydim yolun yarısından dönerdim. Yemin ederim. Hepiniz iyi misiniz?"

"Ruhsal olarak sıyırdık,"diye güldüm. "Her yatışımda yanıyorum. Yalgın da karşımda yanıyor."

"Sikeyim, olay buydu. Benim gidişimle yaptılar. Geri dönüyorum."

"Dönersen içeridesin. Bilmiyor musun?"

"Dönmek zorundayım! Sizi görmem gerek."dedi üzüntüyle.

Yutkunamadım, duraksadım. "Biz birbirimizi koruyoruz, demiştin bize. Koruyoruz."

Sessiz kaldı biraz. "Benim suçum..."

"Behzat bizi bırakmayacağını biliyordum. O heriflerin suçuydu. Sen babamızsın, oğullarını bırakamazsın."

"Herkesi bırakırdım ancak seni bırakmazdım Güz. Hiç olmayan oğlumsun sen. Geri dönecektim, dönemesem sizi yanıma alacaktım."

Titrek bir sesle "Biliyorum,"dedim. "Açıklamana gerek yok."

"Geldiğimde konuşuruz."

"Behzat, gelme."

Telefonu kapattı.

"Erollara ihtiyacımız kalmadı. İntikama hazır mısın Akdeniz?"dedim alayla.

"Hazırım. Hadi gidelim!"

Göz kırptım. "Önüme düş."

Akdenizle karakola geldik. Telefonumdan Harry'i aradım. "Polisleri oyala. Erol'un amına koymaya geldik."

İçeri önce ben girdim, Harry polislerin ilgi odağı olurken Yalgın ve Erolların yanına oturdum. "Behzat'ı buldum. Telefonda konuştum. Gidelim mi yoksa amele gibi bekleyecek misiniz?"

"Hassiktir oradan,"dedi Erol. Hızlıca ayağa kalktı.

"Belli etmeden çıkalım."

Harry'e ise Akdenizle arkadan gelmesi için gizlice mesaj attım. Böylece İstanbul trafiğine doğru yola çıktık. Polisler hala Behzat'ı ararken biz gidiyorduk.

Ah, intikam günü gelmişti.

güz: akrep

bu kadar...

(harry: ikizler akdeniz: yengeç) dayanamadım ahahshdj


Ritim [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin