Güz
Erol camdan yola baktı. "Burası mı? Burada?"
"İn de kavuş,"dedim alayla.
Arabadan indikten sonra kaşlarını çattı. Burayı hatırlıyordu. Hatırlamaması imkansızdı. O iskeleydi, ben burada ölümden dönmüştüm.
"Oyun oynuyorsun!"diye köpürdü. Bana adım attı ancak yumruğunu havada yakaladım.
"Daha çaresizlik ne görmedin Erol."
Yumruğu ben gömdüm. Korumalar da kavgaya karıştı, biz onları pataklarken Akdeniz'in anlattığı yeni çocuğu tuttum. Arkadaşıma çevirdim.
"Akdeniz, bu muydu?"
"Evet,"dedi donukça.
"Vur."
"Nasıl kroşe atılır, biliyor musun?" Harry yumruğunu sıktı. "Hafifçe geriye gelirsin ve tüm öfkeni ona geçirirsin."
Çocuğa sağ kroşeyi çaktı. Beklemediğim bir hızla vurmuştu, baya iyi sallamıştı.
"Sikeyim!"
Bir tane daha çaktı. "Sen insan bile değilsin. Canavarsın. İğrençsin."
Akdeniz de geçirince kahkaha attım. "İşte bu! Devam."
Elini tutarken "Elim acıdı,"dedi.
"Acımaz bebiş, kendini kasma."
Harryle yer değiştirdik, korumaların tuttuğu Erol'a eğildim. Ağzı burnu kan içindeydi, bu bana sadistçe bir his vermişti.
"Yıllardır bu anı planlıyorum. Her gece uyurken bunu düşündüm,"diye fısıldadım. "Seni boğmayı. Sonra Yalgınla barıştım, unuttum derken barımı yaktınız. En yakın arkadaşıma saldırdınız. Birimize saldıran hepimize saldırır."
Erol gülümsedi. "Bir daha olsa bir daha yaparım. Hatta o Akdenizciğe hayatının sikişini yaşattırırım."
Gülüp yumruğumu salladım. Burnundan kan elime süzüldü. "Orospu çocuğu."
"Biz yapmayız,"dedi Turgut yalvarırcasına. "Özür dileriz, bırakın nolur."
"Siz bıraktınız mı?"
"Bir de özür diliyor,"dedi Yalgın da gülüp.
"Ödlek,"dedi Erol sırıtıp. "Senin gibi. Nasıl da topuklamıştın, ha?"
Yalgın sinirden gülüp duruyordu.
Onun çenesini kavradım. "Şimdi sen benim yerimdesin."
Gözlerimle iskeleyi gösterdim. Erol aniden üzerime atladı ve saldırdı. Korumalar onu alırken kahkahayı bastım. Hırçın bir ev hayvanı gibiydi.
"Bu gece sen boğulacaksın."
Dehşetle suratıma baktı.
Arkamızdaysa lastik sesi duyuldu, bir araç gelmişti. Mercan bağırdı. "Güz, saçmalamayın! Hapse girersiniz!"
Ellerimi kütleterek "Buna değer,"diye fısıldadım.
Ve asıl olay bundan sonra oldu. Erolların da adamları bizi bulmuştu. Saldırmak isteseler de korumalar araya girmişti. Ortalık savaş alanına döndü. Ben ise Erolla boğuşmaya başladım. Birbirimizi delici bir öfkeyle iskeleye sürüklüyorduk. Bu sefer değildi, ben kazanacaktım. O öldürdüğü insanların da hesabını verecekti. Hepsi teker teker adaletimi bulacaktı.
"Güz, durun!"
Erol'u sertçe ittim. Şerefsiz, dudağımı patlatmıştı.
Yalgın da onu arkasından yakaladı. "Canilere canice ders vermek gerekir, değil mi Güz?"
"Kesinlikle Gün ışığı. Ne yapsak acaba?"dedim düşünür gibi duraksayıp.
Bana tekme savurmaya çalışınca suya doğru sendeledi, kaşla göz arasında Yalgın'ı da suya çekti.
"Yalgın!"
Tüm dehşetimle haykırdım.
Yalgın iskeleye tutundu. "Yuh lan amma derinmiş."
Derin bir nefes verdim.
"Öğrenmiş oldun, gel,"dedim elimi uzatıp.
Onu yüzeye çıkardım.
"Bir an çekmeyeceksin zannettim, yavaş yavaş yapınca..."
Güldüm. "Saçmalama. On kilo değilsin, sebebi bu."
Erol da iskeleye tutundu. Eline basarak ona tepeden baktım. "Sana söylemiştim."
Ama o gülümsüyordu.
Şeytan gibiydi.
"Baba!"
Yalgınla arkamıza baktık.
Behzat dönmüştü.
BEHZAT BABA DÖNDÜÜ
![](https://img.wattpad.com/cover/191760927-288-k730668.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritim [BXB]
Conto"Bak, burası bizim cehennemimiz ve burayı biz yönetiyoruz. Şimdi bize itaat zamanın geldi." BXB ODŞD'nin ikinci kitabıdır, önce onu okumanız gereklidir.