~96~ Yolculuk Nereye?

797 102 87
                                    

italik yazılar yunanca demek tşk

Yalgın

Hayatımın en kötü gününü yaşıyordum. Dünya uyurken ben saat dört otuz sekizde kaldırılmış, Güz'ü İstanbul'da bırakmış, sabah sabah cik cik öten kuş gibi olan en yakın arkadaşım ve ailemle babama gidiyorum.

"Yalgıın! Netflix şifreni söyle çabuk."

Gözüm seğirirken Harry'e baktım. "Senin hesabın yok muydu?"

"Ödeyemedim!"

Telefonunu alarak şifreyi yazdım. Yunanistan'a gelmemiz bir saat, arabayla ülkenin öbür ucuna gitmemiz günler sürmüş gibiydi.

Beril direksiyonu çevirdi. "Bu taraf değildi Canan. Zıt yöne taşındığını söylemişti."

"Ya siz dalga mı geçiyorsunuz?"diye bağırdım.

Bu kadar zaman arabayla beraber ben de dönmüştüm!

"Çok biliyorsan sen kullan!"

"Biliyo-"

"O çocuk Beril!"

İç çekip arkama yaslandım. Harry bir yandan ailesine mesaj atıyordu. Siyah-beyaz giyinmiş, küpe, piercing ne varsa atmıştı, ojesini de çıkarmıştı çünkü ailesi manyaktı. O şeytan çıkarma olayından sonra Harry mecburen heteroseksüel, onların istediği gibi, davranmak zorundaydı. Ailesini biliyordum ve tabii ki lezbiyen annemden haberleri yoktu. Sadece Beril'i tanıyorlardı.

"Arayıp soracağım, navigasyon yüzünden ülkeden çıkacağız."

Beril anneme yalvardım. "Kahve alalım biz de."

"Koşun, bana da filtre kahve alın. Canan sen tatlım?"

"Aynısından,"dedi annem para uzatıp. Gülüp arabadan inerken parayı almadım. Harry ile Starbucks'a girdik.

Kolumu omzuna attım onun. "Sen söylesene, benim Yunancam kötü."

Şakıdı. "İşte benim zamanım, sürtük."

Sonra kahveleri alıp dışarı çıktık. Bizim arabanın yanında bir beyaz araba daha vardı, en yakın arkadaşıma bakınca yüzünden ailesinin olduğunu anladım. Babası önden indi, Harry başıyla onu selamladı. Duruşunu birden dikleştirmiş, gülümsemeyi kesmişti.

"Baba!"

Annesi yetişti, topuklularıyla birlikte öne geçerek oğlunu öptü. Nasıl olduğunu sordu, Harry iyi görünmese de öyle olduğunu söyledi. Babası boynunu işaret etti, kaşlarını hafifçe çatmıştı. Haçı gösterdi arkadaşım. Takmıştı.

"Yalgın,"dedi genç kadın bana dönerek. "Ne kadar yakışıklı olmuş."

"Teşekkürler."

Babası sanırım bizi ağırlamak istediğini söyledi, annemler de onayladı. Onların evine geçtik. Yol yorgunuyduk ve biraz yemek güzel olurdu. Babamı arayıp haber verdim, bizi öğlen almaya geleceğini söyledi.

Harry yemek servisinde annesine yardım etti, ben de etmek istedim ama beni masaya oturttular.

"Dininize ne kadar bağlısınız,"dedi Beril annem. İncil'i görmüştü. "Bu çok güzel. Hepimiz dini unutuyoruz."

"Harry de öyle,"dedi adam imayla.

Arkadaşım tabağımı önüme bırakıp gülümsedi. "Hayır, baba. Haçımı takıp geldim."

"Takacaksın ki günahlarla yaşamana engel olsun, gör ve hatırla." Gözlerini bana dikti. "Siz takıyor musunuz? Dininizi fazla bilmiyorum. Ne yapıyorsunuz?"

Ritim [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin