~26~ Şarap Mevzusu

1.1K 110 117
                                    

Güz

Günler geçiyordu. İlk coverımızı Youtube'da yayınlayalı iki hafta olmuştu. Açıkçası dürüst olmam gerekirse izlenmeler sik gibiydi. Kaç kez sahne almıştık, patron reklamımızı iyi de yapıyordu. Anlayamıyordum. Sabırsız değildim ama patron bundan epey huzursuz gözüktüğünden gergin hissediyordum.

Navigasyonun sesiyle kendime geldim. Yalgın'ın attığı mekan burasıydı. Pinokyo Bar.

Telefonu cebime sıkıştırıp güvenliğe kimliğimi gösterdim. Yaklaşık beş kişiyle birlikte girdiğimde arkamda büyük bir kuyruk oluşmaya başlamıştı. Saat on iki buçuğu geçmişti. Mor-pembe arası renk ve ışıklarla donatılmış kulüp sebepsizce gözümü rahatsız etti. Renklerin böyle yoğun olmasındandı. Gözlüğümü düzelttim. Gözlük takmaktan nefret ediyordum.

Sürekli kirleniyordu, takmadığımda başımı ağrıtıyordu ve hiç de yakışmıyordu. Kendimi havalı gözükeyim, herkes peşimden koşsun deyip numarasız gözlük takan erkekler gibi hissediyordum. Gözlüğümü bir kez daha düzelttim. Sikeyim, tik olmuştu işte.

Yalgın mor koltuktan el salladı, dudakları o şımarık çocuk gülümsemesiyle kıvrılmıştı. Yanında oturan Gonca dışında insanlar olduğunu fark ettim. Biz bize olacağız sanıyordum ama bozuntuya vermedim. Ben geldiğimde koltuğundan kalktı ve birden elini çeneme sararak dudaklarıma yapıştı.

Huzursuzca kıpraştım ancak karşılık verene kadar çenemi tutuşunu gevşetmeyip geri çekilmedi. Karşılık verdiğimde gülümsedi. Yerine yerleşir yerleşmez kaşımı kaldırdım. Ne halt yiyordu?

"Gay bardayız salak,"dedi gülerek.

"Ölü gibi geldiği nasıl belli,"dedi Gonca alayla.

Kızıl saçlı çocuk ayağa kalktı. Zayıftı, hatta fazla zayıftı. Bir an liseli olduğunu düşünmedim değil. Kahverengi bir pantolonla düz bir tişört giymişti, ışıklardan zor seçiliyordu. Yeni çıkmış sakallarını ovuşturdu. "Ben George."

"Türkçe de biliyorlar, acı çekmeyeceğim,"dedi Gonca kokteyliyle oynarken sırıtıp. Çocukla el sıkıştığımda masadan gelen tok bir sesle bir an şaşırdım. Kestane saçlı, hafif rockçıları andıran tarzı ve beyaz teniyle bir çocuk masaya patates kızartması bırakmıştı.

Yalgın güldü. "Ne kadar hızlısın yahu!"

"Devamı garsonda."

Yalgın'ın yanına oturup kolunu koltuğuna atarken kızarmış patateslerden birisini ağzına attı.

Kolunu Yalgın'ın koltuğuna attı.

"Seni erkek arkadaşımla tanıştırayım, Sam. Bu Güz."

Hayatımın en sahte gülümsemesiyle Sam'e elimi uzattım. Sam baş salladı. "Sam."

Elimi sıkmamıştı.

Bu sikik Sam de kimdi?

Sakin olmaya karar verip Yalgın'ın karşısına yerleştim.  Garson masaya bir şişe votka ve şarap bıraktı. Arkasından onu takip eden garson da fast food ile masayı doldurdu.

"Bu gece Türkiye'ye geldiklerini öğrendim,"dedi Yalgın. "Tanışmanızı istedim."

"Güzel düşünmüşsün,"dedi Sam Yalgın'ın tabağından yerken. Çatalı elimde çevirdim. "Yalgın ile Pride etkinliklerinde tanışmıştık, Harry'le tanıştığımız gibi."

"Ne zamandır arkadaşsınız?"dedim ilgiyle.

"İki senedir. Yalgın çok değişmiş tabii."

"Nasıl değişmiş?"

Ritim [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin