Güz
"Ver, bir bardak daha ver,"dedim dertle. Behzat kaşlarını kaldırarak bana baktı. Mirza önüme bardağı ittirdi. Tekilayı kafama diktim.
"Yalgın yok diye böyle..."
Saçlarımı hırsla dağıttım. "Patron benim sonum Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi."
"Ne oldu yine? İstediğin parça çalınmadı mı?"
Nefes verdim. "Gamze geliyor. Erkek arkadaşıyla buraya geliyor. Kız kardeşim, benim minik güzelimin, aklına şerefsizin teki girmiş."
Patron kahkahayı bastı. "Ben de bir şey oldu sandım."
"Oldu işte,"dedim kaşımı kaldırıp. Ne demek sanmıştı?
"O genç bir kız Güz."
"Gitsin, ders çalışsın." Tekilayı köşeye ittirerek homurdandım. Saate baktıkça cinnet geçiriyordum, vakit yaklaşıyordu ve ben sakin kalamıyordum. Bu kız güveni en kötü zamanda bulmuş, bir de tanışmamı istiyordu. Ne diye serserinin tekiyle tanışacaktım?
"Çalışır da, gezer de."
Elimi hadi oradan dercesine sallayarak ayağa kalktım. Yola çıksam iyi olurdu. Zaten Yalgın da hala Yunanistan'daydı. Onsuz tüm neşem gidiyordu, sigara gibiydi bana. Yokluğunda herkese kızıyordum, herkesten nefret ediyordum.
Havaalanına doğru yola koyuldum. Ah ilim ilim edecektim. O piçi...
Beklediğimden on dakika erken geldim, bu yüzden oyalandım. Yalgın'ı aradım yani. Telefonunu hemen açtı. "Gün ışığı?"
"Bebeğim! Mm seni çok özledim!"
Gülümsedim. "Ben de öyle. Ne yapıyorsun? Müsait miydin?"
"Her zaman,"dedi gülüp. "Dion geldi, arka bahçeye gömeceğim de hazırlanıyorum."
"Yavaş yavaş planla."
"Hah, öyle yapıyorum. Senden naber? Akdenizle misiniz?"
"Eve bıraktım,"diye yanıtladım. "Biraz çalıştık o kadar. Harry'i özlemiş."
"Tahmin edebiliyorum balım."
Nefes verdim. "Yalgın, sensiz hayatım bok gibi. Erken gel."
Mırıldandı. "Gün ışığın yok mu?"
"Hiç yok."
"Gece görüntülü ararım, olur mu?"
"Gamze geliyor,"dedim aksice. "Erkek arkadaşıyla... Açmazsam hapisteyim."
Kahkaha attı. "Saçmalama, ön yargılı davranıyorsun."
"Çünkü on yedi yaşında bir ergen, o yaşlarda erkekleri bilmiyor musun?"
"Yeşil zeytinim hemen sinirleniyorsun ama sen de! Önce tanışsana."
"Kız kardeşin olduğunda anlarsın,"dedim ümitsizce.
"Kapatmam lazım. Yemek yiyoruz. Kimseyi öldürme."
"Söz veremem."
"Güz, bebeğim sakin olursan gelince kelepçelerim seni,"dedi alçak sesle.
"Boyunluğu tak önce."
"Ulan hala mı o boyunluk olayı?"
"Bedeller..."
Güldü. "Cidden kapatıyorum, öptüm."
"Ben de,"deyip telefonu kapattım. Zaten uzakta yürüyen kız kardeşim ve şerefsizi gözüküyordu. Mesafeyi birbirimize yürüyerek kapattık. Kolumu onun omzuna atarak kendime çektim. "Hoş geldin güzelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritim [BXB]
Short Story"Bak, burası bizim cehennemimiz ve burayı biz yönetiyoruz. Şimdi bize itaat zamanın geldi." BXB ODŞD'nin ikinci kitabıdır, önce onu okumanız gereklidir.