Behzat, sağ kolu Harry'e bir dosya uzattı. Partinin üzerinden iki gün geçmesine rağmen Yunan çocuk dünyada değildi. Kahve veya donut almamış, o neşeli girişiyle herkesi enerjisine boğmamıştı. "Bu paralar şeye gide... Harry sen beni dinliyor musun?"dedi Behzat sonunda.
Sen tek gecelik birisisin.
Nasılmış?
Beyninden çıkmayan sesleri bastıramıyordu. Çok gürültülüydü. Harry yorgun ve boşlukta hissediyordu. Günlerce yatıp uyanmamak istiyordu. "Anladım,"dedi durgun bir sesle.
Behzat kravatını düzeltti. "Neyin var?"
Patron da meraklanmıştı, Harry'i bu halde göreceğine inanmazdı. Büyük bir şey olmuş olmalıydı.
"Hiç, çalışıyorum yani. İş hali..."
Derken Altay ve Riva stüdyoya girdi. Harry anlık bir umutla arkalarına baktı, tabii ki Akdeniz yoktu. Riva "Günaydın,"dedi gözünü Yunan çocuktan ayırmadan. Altay homurdanarak kenara oturdu. Harry'e oldukça sinirliydi, Akdeniz'e layık olmadığını ve onun psikolojisini beter hale getirdiğini düşünüyordu. Riva ise bu duruma üzülüyordu, Harry Akdeniz'e iyi geliyordu çünkü. Bu çukurdan çıkmaları gerekiyordu.
"Harry kendini işine vermişsin,"dedi Altay imayla. "Olmayan vicdanını bastıramazsın. Şaşırmadım."
Riva "Altay, sen karışma,"diye uyardı.
Harry sinirlense de sustu.
"Sana Akdeniz konusunda neler söylemiştim?"
Patron olayı anlamıştı. Akdeniz ve Harry ayrılmış ya da büyük bir kavga çıkmıştı.
Yunan çocuk defterlerini, kalemlerini alıp ayağa kalktı. Biraz daha kalırsa Altay'a ateş püskürtecekti. O ne halta karışıyordu?
Altay onu kolundan yakaladı. "Akdeniz'i ne hale getirdin, biliyor musun? Anksiyetesi olduğunu biliyorsun ve onu daha da yıktın."
"Kolumu bırak, konuşmak istemiyorum."
Harry koyu mavilerini Altay'a çevirdi, çenesini kasmıştı.
"Senin yüzünden yataktan kalkamıyor, iğrenç hesab-"
Harry onu masaya ittirdi. "Siktir git!"
Riva araya girdi. "Altay, çocuk da üzgün."
Patron da şaşkındı. "Harry, oğlum iyi misin?"
"Değilim, tamam mı? Ölüyorum!"dedi Harry cinnetle. Sandalyeyi devirdi. "Ben böyle olsun istemedim, Akdeniz'i çok seviyorum. Ama siz benim kötü yanlarımı görüp oradan vuruyorsunuz! Ona olan sevgimi görmüyorsunuz!"
Kendisini dışarı attı, nefes nefeseydi. Havayı içine çekerken hıçkırarak ağlamaya başladı. Eliyle ağzını kapattı, banklardan birisine çöktü.
Telefonunu titreyen elleriyle çıkararak Akdeniz'i aradı. Bu kadar köşe kapmaca yetmişti.
Akdeniz kısık sesle cevapladı. "Harry?"
"Neredesin?"
Akdeniz bir dakika sessiz kaldı, Harry gelecek miydi? O kavgadan sonra nasıl yüzüne bakacaktı? Söylediklerinden sonra... Çok paniklemişti.
"Parktayım. Toprağı dolaştırıyorum."
"Geliyorum."
"Ben..."
"Geliyorum Akdeniz, konuşmamız gerek."
Harry'nin sert sesiyle çocuk sus pus oldu. Telefonu kapayıp parkta bekledi, yirmi dakikada Harry gelmişti bile. Toprak havladı, gri saçlı çocuk onun tüylerini okşayarak sorun olmadığını belirtti. Nasıl bilmiyor ama Toprak o panikleyince bunu hissediyordu.
Harry arabayı kilitleyerek indi. Akdeniz onun yüzüne bakamıyordu, kavgayı detaylı hatırlamasa da Riva ona anlatmıştı. Çok kötüydü. Çok!
"Selam..."
"Selam,"dedi Akdeniz Toprağı severken. Eski sevgilisi onun yanına çöktü. Yakınlıktan ötürü çocuğun kalbi hızlandı.
"Benden kaçıyorsun, değil mi?"
Akdeniz sustu. Harry dikkatli bakışlarıyla onun yüzüne yaklaştı. "Beni affet diye gelmedim, hiçbir şey o hesabı ve geçmişimi düzeltemez. Parti gecesi olanları da... Berbat hissettiğim için geldim, özür dilerim Akdeniz. Anlamsız gelebilir ama dilemek istedim. Sana saygı duymam gerekirdi, ben çok içmiştim ve saçmaladım."
"Ben de özür dilerim, söylediklerimi tamamen hatırlamıyorum bile. Kontrolümü kaybettim."
Sesi sonlara doğru titredi ve ağlamaya başladı Akdeniz. Toprak havladı, onun dizlerine atlamaya çalıştı.
"Nolur ağlama, daha berbat hissediyorum,"dedi Harry güçsüzce. Onun kızarık yüzüne ve geldiğinden beri morarmış duran göz altlarına baktı. Onu ne kadar dağıttığını gördü, kalbi sıkıştı.
Gri saçlı çocuk ağlamayı kesemiyordu, elleriyle yüzünü kapattı.
Harry onu belinden kavrayarak kollarına çekti, birbirlerine sımsıkı sarıldılar. Akdeniz bu hisle ağlarken bir anda duraksamıştı, onun kokusu her yerindeydi. Gözlerini kapattı. Harry dayanamadı, çocuğun yüzünü hızlıca öpmeye başladı. Akdeniz kendisinden geçmişti, her şeyi unutmuştu. Toprak havlasa da umursamadı.
Saçları arasındaki parmakları hissetti, bedeni huzurla kaplanmıştı. Keza Harry de öyleydi, içi titriyordu adeta.
Toprak tekrar havladı.
"Ihm... Harry, Harry... Dur lütfen."
Çocuğu kibarca geriye ittirdi. "Toparlanalım."
Yunan çocuk ise onu öpmek istiyordu.
Akdeniz dünyada değilmiş gibi bakıyordu. "Şey... Toprak, evet. Toprak!"
Kaçan köpeği son anda tuttu. Harry gülümsedi. "Pardon... Bir an ben işte... Yani oldu."
Türkçeyi tekrar unutamazdı!
"Dışarıdayız ve..." Akdeniz onlara tuhaf tuhaf bakan gençlerle göz göze geldi, kulaklık takmış bir kadın yanlarından geçerken kafasını çevirdi. "Teşekkür ederim, gelmen iyi oldu."
"İbneler, her yerdesiniz,"dedi birisi iğrenerek. Geçip gitti.
"İlk konuşan homofobiğin, nasıl hissediyorsun?"dedi Harry gülümseyip. Akdeniz de gülümsedi.
"Müthiş bir deneyim oldu."
Aynı anda ayaklandılar. "Seni bırakmalı mıyım? İster misin?"
"Teşekkürler, yürümeyi seviyorum,"dedi Akdeniz utanarak. Hala panik içindeydi.
"İşe ne zaman döneceksin?"
"Bilmiyorum."
Harryle yüz yüze bu durumda çalışabileceğini zannetmiyordu.
"Hiç şansım kalmadı değil mi?"
"Görüşürüz Harry,"dedi çocuk sadece.
Parkın çıkışına yürüdü.
Eskisi gibi nasıl olacaktı? Artık bilmiyordu.
DÜŞE KALKTIK GEÇTİK O YOLLARDAAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ritim [BXB]
Short Story"Bak, burası bizim cehennemimiz ve burayı biz yönetiyoruz. Şimdi bize itaat zamanın geldi." BXB ODŞD'nin ikinci kitabıdır, önce onu okumanız gereklidir.