Biz geldik... Kısa ama seveceğiniz bir bölüm oldu bence. Umarım severek okursunuz :)
Sınır 1000 yorum..
Yatakta bir o yana, bir bu yana dönüp durdum gece boyu. O kadar mutluydum ki içim içime sığmıyordu. Ulaş, sevgilim yarın geliyordu. Yanımda olacaktı. Bunun verdiği huzurla dolmuştu içim. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşmuş ve gece sürekli onun fotoğrafına bakmıştım. O kadar güzeldi ki, bir bütün haliyle. Gözleri, dudakları, burnu hepsi bir sanatçının eseri gibiydi. Ama en çokta kalbi güzeldi. Merhameti vardı. Küçükken annem hep şey derdi, Allah babanız gibi birini karşınıza çıkarsın. Şimdi fark ediyordum da Ulaş babama benziyordu. Merhameti, kıskançlığı, sahipleneci huyu, elinin bolluğu, hemen hemen hepsi benziyordu hafiften.
Gözüm telefonun saatine takıldığında epey geçtiğini gördüm. Saat gece üç olmuştu resmen. Ve sabah işe gidecektim. Bütün gün uyuya kalmamak için telefonu kapatarak yanıma koydum ardından yastığımın soğuk yüzünü çevirip başımı yasladım. Bunu sık sık yapıyordum. Bir tarafı sıcak olmaya başladığında hemen tersini çeviriyordum. Çocukluktan kalma bir alışkanlıktı. Hala da sürüyordu. Ayriyeten bir tane daha yastığım vardı. Bu uzun olanlarından annem üçümüzün de çeyizine yapmıştı. Ben buraya gelip kaldıkça da ablam bana bunu veriyordu. Ben de sıkıca sarılıyordum. Yatarken bir şeye sarılıp yatmayı seviyordum.
Hatta bir şey itiraf etmem gerekirse, çoğu zaman kendimi yalnız hissettim de özelikle uykuya dalmadan önce başımı o yastığın yumuşak tarafına koyuyor gözlerimi de sıkıca kapatıyordım. Sanki Ulaşın gögsünde uyuyor gibi. Kıkırdadım bu halime, yavaş yavaş şizofren olma yolunda ilerliyormuşum. Ama şimdiler de yapmıyordum onu. Çünkü gerek yoktu.
Eymen Ulaş benim sevgilimdi zaten.
Sen yıllarca, aylarca hayalini kur, şimdi özgürce doya doya söyle onun sevgilin olduğunu. Bu konuda şanslıydım. Sevdiğim adam tarafından seviliyordum. Gerçek aşkı hiç aramamıştım ama o beni bulmuştu. Ruh eşi olayına inanırdım ama Ulaşı sevmeye başladığım da onu çok az tanıyordum ve onun benim ruh eşim olacağına inanmamıştım hiç. Farklıydık onunla, hem de çok.
Şu an bütün bildiklerim de uçmuştu mesala. Aşk kitaplar da okuduğum, dizilerde filmlerde izlediğim şey değilmiş. Daha fazlasıymış meğer. Öyle yüce bir duyguydu ki, her yaşadığın duyguyu iliklerine kadar hissediyordun. Tutkuyu, kıskançlığı, özlemi, nefreti. Hepsini hissediyordun.
Yavaş yavaş uyku hapsine girerken zihnimde son kalanlar yine Ulaşın yüzüydü. Onu düşünürek en güzel uykuma dalmıştım.
Uykumun en tatlı anlarında yatağımda bir kıpırtı hissettim. Uykum o kadar fazlaydı ki, gözümü açma gereki bile duymadan daha rahat bir pozisyona geçip uyumaya devam ettim. Ta ki belime sarılan kollara kadar. Gözlerimi hızlıca açıp arkamı dönmeye çalışırken çığlık atacaktım ki, bir el sıkıca ağzıma kapandı. Öyle korku hissettim ki öleceğim sandım.
" Mira benim, benim güzelim. Şimdi elimi çekeceğim sakin ol tamam mı?" Ulaş elini ağzımdan çektiğinde şaşkınlıkla arkamı dönüp doğrularak ona baktım. Sokak lambası doğrudan kaldığım odanın içine vuruyordu. Yüzünü loş ışıkta gördüğüm de biran gerçek mi diye düşündüm. Hayal mi görüyordum ben? O gerçekten buradaydı.
Allahım gelmişti. Sevdiğim adam gelmişti, buradaydı.
" Ulaş," dedim ismini özlemle fısıldarken. Titreten elimi kaldırıp ona dokundum. Mutluluktan sağ gözümden bir yaş kayıp tam çenesine düştü. Ulaş elimi kaldırdı avuç içime dudaklarını bastırıp gözlerini kapatarak kokumu soludu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RECA
Dla nastolatkówAsker ve mahalle kurgusudur. Ulaş yıllardır içinde taşıdığı aşkın ağırlığı altında eziliyordu. İçinde biriktirdiği aşk öyle büyüktü ki, sanki her nefes alışında daha da artıyordu. Sevdiği kadın karşısında, yanı başındaydı ama ona uzaktı. Aralarınd...