Merhaba...
Bölümleri yazarken sizin yorumlarınız aşırı motivasyon oluyor bana. Bu kadar kısa zamanda kitabı sevmeniz çok hoş. Ben de karakterleri çok benimsedim. Siz de çok sevmişsiniz. Buna çok sevindim. Ben şimdi sizi bölümle başbaşa bırakıyorum.
Keyifli okumalar güzellerim..
O an belki de önümde duran tek seçeneği seçmiştim. Kaçmayı. Hiçbir şey demeden, sadece kaçmıştım. Aradan dört gün geçmişti. Seyhan hanıma haber verip hastayım diye bir de yalan söylemiştim. Merve'ye mesaj yazsam da geri karşılık alamamıştım. Normal de mutlaka bir şey yazardı, yazmaması imkansızdı. Neler oluyordu bilmiyordum.
Dört gündür Ulaştan tek bir haber almamıştım. Bana kızmış mıydı? Belki de. Ama söyleyemezdim. Onun duygularından emin olmadan, ben bir adım atamazdım.
O gözüm de hala çok imkansızdı.
Olamazdık ki biz. Ben ona itiraf etsem ne değişecekti? Hala o yanında getirdiği kadının da kim olduğunu öğrenememiştim. Kafamı yastığa koyduğumda, her bir düşünceme savaş açıyordum.
" Aymira, kızım kaç gündür hiçbir şey yemiyorsun annem. Bir derdin var belli. Söyle hadi annem. Ne derdin var?" Bakışlarımı boşluktan çekip, onun hem meraklı hem üzüntülü gözleri ile karşılaştım. Anlatmak istemiyordum, kimseyle konuşmayı istemiyordum. Anlatsam anlayacaklar mıydı ki hem? Bence hayır.
" Bir şeyim yok anne. İyiyim. Sadece canım sıkkın biraz. Önemli bir şey yok gerçekten bak." Amacım ilk başta onu geçiştirmekti ama sonradan içini rahatlatmaya çalıştım. Pek ikna olmuşa benzemiyordu. Ama ses etmeyip önüne döndü.
Tabağımdakilere eziyet etmeyi bırakıp başımı bahçeye çevirdim. Babam sabah erkenden işe gitmişti. Banu ablam da evine gitmişti, eniştem geldiği için. Şuan evde sadece annem, ben ve Asmin ablam vardı. Gece nöbette kaldığı için direkt gelip yatmıştı. Annem de uyandırmaya kıyamamıştı.
" Aymira kızım istersen Fethiye'ye halanın yanına git annem ha? İşten de izin alırsın birkaç gün. Kafa dinlersin hem. Çok yoruluyordun sen son zamanlarda. Bir o tarafa bir bu tarafa koşturdun annem. Yüklenme kendine bu kadar. Anlıyorum ben seni ama yapma, yazık sana da. "
" Anne ben yorulmuyorum ki. Çalışmak iyi geliyor bana. Hem sırtımda taş taşımıyorum ki. Endişelenme bu kadar. İyiyim ben."
" Ay iyiyim iyiyim diyip durma Allah aşkına kızım. Görmüyor muyum ben seni? Anneyim ben anne. Anlarım yavrumun halinden. De bakayım hadi, ne sorunun var senin? " Hiç vazgeçmeme huyumu sanırım annemden almıştım. Asla vazgeçmiyordu. Gözünde ki gözlüğü çıkarıp kenara koyduktan sonra yanıma yaklaştı.
" Ya anne, beni bir kere de kendi halime bıraksana? Niye sorup duruyorsun iki de bir. Anlatmıyorum işte. " Hem alttan alttan isyan edip, hem de kalbini kırmamaya özen gösteriyordum. Yalandan o güzel kaşlarını çatıp omuzuma yavaştan bir şaplak indirdiğinde küçük çaplı çığlık atarak elimle vurduğu yeri ovdum.
" Başından atma kız beni. Anlat işte neyin var. Yardımcı olacağım ben sana. Kim üzdüyse seni söyle gidip dövelim. Aşk acısı çekiyorsan da söyleriz babana o çocuğu döver." Bunları sırf ben güleyim diye söylüyordu. Hafif neşeleneyim diye. Başımı sallayarak ben de onunla konuşurken şakaya vurdum.
" He anne aşk acısı çekiyorum. Söyleyelim babama da, o da onun kulağını çeksin dimi? "
" Çeker valla. Sen babanı ne sanıyorsun kızım? Sizin için dünyayı yakıp kavurur o. Hep sizin için, benim için cabaladı. Kendinden önce hep bizleri düşünür." Dedi ses tonunu düşürerek. Doğruydu, babamın her şeyi bizdik. Her ay hesabını yaptıktan sonra hepimizi, banu ablam da dahil yemeğe götürürdü. Herkese sevdiği şeyleri sipariş verirdi. Annem balığı çok severdi, Asmin ablam ciğköfte ve midye hastasıydı. Banu ablam kokoreç yerken ben köfte istiyordum. Sonra yaz ayları girdikten sonra mutlaka ayda iki üç kere ayarlayıp pikniğe giderdik. Bir keresinde Ali de gelmişti bizimle. Çok eğlenmiştik. Onu almaya Eymen Ulaş gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RECA
Teen FictionAsker ve mahalle kurgusudur. Ulaş yıllardır içinde taşıdığı aşkın ağırlığı altında eziliyordu. İçinde biriktirdiği aşk öyle büyüktü ki, sanki her nefes alışında daha da artıyordu. Sevdiği kadın karşısında, yanı başındaydı ama ona uzaktı. Aralarınd...