35. Bölüm Part 1

6.9K 365 259
                                    

Merhaba. Nasılsınız güzellerim? Hep iyi olun..

Size yine uzun bir bölümle geldim ve bu bölüm kitabın kilit noktalarından biri. Uzun bir bölüm, aynı zamanda bol olaylı. Sizden bol bol satır arası yorum bekliyorum çünkü tepkilerinizi merak ediyorum. Bir sonraki bölüm ilahi bakış açısından olabilir onun da bilgisini vereyim.

Sınır 250 oy ve 200 ve sınır geçmeden de maalesef bölüm gelmeyecek.

Bölüm şarkısı - Nil Karaibrahimgil Rüzgar

                Keyifli okumalar.

Onunla birlikte olduğum her an dünya benim için sessizleşiyordu sanki. Sadece onu görüyor,ve onu duyuyordum? Aşk böyle bir şey miydi? Dünyanın en ızdıraplı acısımıydı? Ama öyle bir şeydi ki canınızı ne kadar yakarsa yaksın merhemi de ondaydı. Evet Aşk bana şu an acı çektiriyordu. Ama aynı zamanda da güç veriyordu. Ulaşa baktım. Bu normal bir bakış değildi. Bu gerçekten aşık ve acı çeken bir kadının bakışıydı. İçim giderek sevdiğim adama baktım. Gözlerine, dudaklarına, yanaklarına. Ellerime ait olan her şeye içim giderek uzaktan baktım. Ulaş'ın kirpikleri o kadar uzun ve kıvrımlıydı ki çoğu kadın güzelliğini kıskanırdı gözlerinin. Açık kahve, güneşte daha da parlayan kahverengi gözlerine baktım. Bir zamanlar beni anlıyorlardı. Orada bana ait çok fazla şey okunurdu. Şimdi hiçbiri yoktu. Sonra dudaklarına baktım. Kana susamış bir vampir misali sevdiğim adamın dudaklarına susadım. Bana güç veren ve aynı zamanda beni tepe takla eden o dudaklara. Sanki kalemle çizilmiş gibiydi. Üst dudağı benimkinden bile şekilliydi. Soluk bir renkten çok canlı bir pembe rengine sahipti. Sonra yanakları, hiçbir zaman yüzü toplu değildi. Her zaman o yanakları içe çökük olurdu. Çenesi hatları sivriydi. Yüz ifadesi her zaman sertti. Bazı insanlara baktığında dümdüz bir yüz görürdün ama hayır Ulaşın her bir parçası çok güzeldi. Öyle böyle değil. Geniş omuzları, ve v şeklinde bel bölgesi. Atletik yapılı bir vücuda sahipti. Ellerine baktım sonra. Her zaman onlara ihtiyaç duyardım. O eller hep benimleydi. Şimdi de avuçlarımın sıcaklığını arıyor muydu? Benim sıcacık ellerim onun buz gibi ellerini ısıtırdı.

Ulaş bir keresinde,yine ellerini ısıtırken,buz tutmuş yüreğini de alev alev yaktığımı söylemişti. Bana olan aşkı onun yüreğini ateşe vermişti. Ona o zaman aynı hislere sahip olduğunuzu söylemiştim. Şimdi kalbim üşüyordu. Onu benden söküp aldılar sevgilim, ve şimdi buzların altında. Sana ihtiyacı var.

Bizim sana ihtiyacımız var sevgilim.

" Ya ne iyi oldu değil mi buraya geldik?" dedi Merve ortamdaki sessizliği bölerek. Yanında da müstakbel sözlüsü vardı. Ulaş beklediğim tepkileri vermemişti. Hiçbir şey umurunda değil gibiydi. Ne bir konuşmaya katılıyor, ne de bizlere bakıyordu. Aklı neredeydi? Ne düşünüyordu bilmiyordum ama çok merak ettiğim bir gerçekti. Normalde Merve ile sevgilisini yan yana bile getirmezdi. Şimdi ikisi dip dibe oturuyor ama onun hiç umurunda değildi. Bu davranışların doğru olduğu için demiyordum sadece onu tanıyordum. Kıskanç bir sevgili olduğu kadar da kıskanç bir ağabeydi.

" Burası gerçekten güzel ama yinede bir Ankara etmez. Memleketimi özledim. İki haftaya gidiyorum Allah izin verirse." dedi bu sefer Tahir abi. Ona doğru döndüm.

" Sen Ankaralı mısın Tahir abi?" diye sordum. Daha çok iç Anadolulu
gibi duruyordu. Benim soruma başını sallayarak cevap verdi ve elindeki çayı bıraktı. Sabahtan beri fark ettiğim bir şey vardı ki çay içmeyi çok seviyordu. Çünkü geldiğimizden beri iki kere semaver getirtmiştik ve çoğunluğunu Tahir abi içmişti. Tabi helali hoş olsun canım gözüm yoktu sonuçta bana ne de bu kadar çay zarar değil miydi ya?

RECA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin