Merhaba biz geldik... Nasılsınız bakalım? İyi olun hep :)
Okumaya başlamadan önce oy verelim mi? Verelim verelim hadi..
Keyifli okumalar efenim..
Yüzümde ki gülümseme daha da büyürken olduğum doğruldum. Gelmişti sonunda. Ne kadar çok beklemiştim. Şuan içimde ki kız çocuğu koşarak ona sarılmak istiyordu. Böyle sımsıkı. Onu öyle çok özlemiştim, saatlerce izleyebilirdim. Bakışlarım bu sefer onu baştan aşağı gezdi. Kilo mu vermişti? Çok belli değildi ama anlamıştım ben. Kilo vermişti. Saçlarının önünü çok hafif kalkıktı. Birkaç gündür traş olmadığı da belliydi. Gözlerinin altını belirli belirsiz mor halkalar sarmıştı.
" Abi hoşgeldin." Mervenin şen şakrak sesini duyduğumda bakışlarımı onun üstünden çektim. Merve bir hızla ona ilerleyip sarılırken, bir an onu yerinde olmayı deli gibi istedim. Sessizce titrek bir nefes alıp bakışlarımı Ali'ye çevirdim. Yüzünde küçük bir gülümseme vardı ama buruk bakıyordu. Hüzünlüydü. Ona gülümseyip elimi yanağına koyarak, baş parmağım ile okşadım.
Bir öksürme sesi geldiğinde başımı hızla kaldırıp sesin geldiği yere baktım. Ulaş yalandan öksürmüştü. O güzel kaşlarını yine çatmıştı. Sürekli neden böyleydi ki? Gülmeyi hiç mi sevmiyordu? Halbuki gülmek ona çok yakışıyordu. En çok ona.
" Aymira biz yukarı çıkalım mı? Bana kitap okuyacaktın. Geçen akşam yarım kalmıştı." Dedi güçlü tutmaya çalıştığı sesiyle. Ulaşın sesini duymuştu ama ona dönmek istememişti. Şuan kendini yapayalnız hissettiğini görebiliryordum. Gözlerinden okunuyordu her şey. Şu an tek sığınağı bendim. Küçük bir çocuk gibi, o da bana sığınmıştı. Anlayışla başımı sallayıp gülümsedim ona. Her halde bu hayatta en çok Ali'ye gülümsüyordum. Bunu en çok o hakediyordu çünkü.
" Abine hoşgeldin demeyecek misin Ali? Beni özlemedin mi?" Sesinde ki şefkati açıkça ortaya serip, Merve'den ayrılarak buraya doğru ilerledi. Ali'nin dişlerini sıktığını gördüm. O geldiğinde ben bir iki adım geriye gittim. O geldi ve eğilerek bir elini Ali'nin bacağına koydu.
" Ali, abiciğim hala mı tavır yapıyorsun bana? Dediğim her şey senin iyiliğin içindi. Oğlum düşmanın değilim lan ben senin. Abinim abin. Gel buraya." Diyip ona sarıldığında, Ali gözlerimi kapatıp açtı. Gözleri dolmuştu. Sevdikleri tarafından istenilmediğini düşünmek onu paramparça etmişti. Geri güvenmeye korkuyordu. Yeniden yaşayacağı hayal kırıklığından ölesiye korkuyordu. Ulaş ondan çekilip elini onun dizine vurdu iki kere. Ali ona bakıyordu ama kırgındı. Ardından bakışlarını kaldırıp bana baktı.
" Gidelim mi Aymira?" Dedi güçlü tutmaya çalıştığı sesiyle. Başımı anlayışla sallayıp onun yanına vardım. Ulaş ayağa kalktı. Bir şey demedi, öylece baktı ona. Pişmanlığı gözlerinden okunuyordu. Tekerlekli sandalyenin arkasına geçip kolluklardan tutarak onu mutfaktan çıkardım. Merve de huzursuz duruyordu. Üzgündü ama sessizliğini koruyordu.
Ali'yi odasına çıkarıp kapıyı açtıktan sonra içeri bıraktım. Ardından içeri geçip kapıyı kapatarak odasının kapısını aralıklı bırakıp camını kapattım.
" Seni yatağa yatırmamı ister misin Ali?"
" Yok kalırım burada. Hem sen niye yapıyorsun? Belin ağrır sonra. Ufacık olduğuma bakma sen benim. Yüküm öyle ağır ki, çoğu zaman ben bile eziliyorum altında."
Yutkunamadım.
Ona acıyan gözlerle bakmak istemiyordum. Ama ona çok üzülüyordum. Keşke dedim içimden, keşke böyle olmasaydı. O da herkes gibi olsaydı keşke.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RECA
Novela JuvenilAsker ve mahalle kurgusudur. Ulaş yıllardır içinde taşıdığı aşkın ağırlığı altında eziliyordu. İçinde biriktirdiği aşk öyle büyüktü ki, sanki her nefes alışında daha da artıyordu. Sevdiği kadın karşısında, yanı başındaydı ama ona uzaktı. Aralarınd...