11.Bölüm

39.7K 1.1K 640
                                    

Sınır : 500 Yorum

" Bölümü okumadan paylaştım, eğer yazım yanlışı varsa affola"

Saçlarımı omuzuma atıp, güneş gözlüğünü alıp gözüme taktıktan sonra çantamı alarak odadan çıktım. Topuklu ayakkabıların sesi merdivenlerde tok bir ses çıkarırken, annem merdivenlerin başında belirdi. Bana aşağıdan yukarı şöyle bir baktı. Bir anlam veremedi pek. Kaşlarını kaldırıp bir elini beline koydu.

" Kızım hayırdır? Bayram değil seyran değil. Sen niye böyle hazırlandın şimdi?" Dedi şüpheci bir tavırla. Üstümdekilere baktım. Bir farklılık yoktu ki, her zaman ki şekilde giyinmiştim.

" Niye nasıl olmuşum ki? Ben hep elbise giyiyorum." Dedim gayet normal bir şekilde. Annem tekrardan beni bir süzdü.

" Bu saçlar başlar, elbisen, birde topuklu giymişsin. Bir farklısın sen bugün. Nereye gidiyorsun?" diyip hayırdır der gibi kaş göz işareti yaptı bana.

Ulaş ile buluşacaktım. O günden sonra üç gün geçmişti. Evdeyken pek görüşememiştik. Daha doğrusu ben hep ondan kaçmıştım. Diken üstündeydim resmen. Biri bir şey anlayacak diye aklım çıkmıştı. Zaten Merve'nin de gözü sürekli üstümdeydi. Şimdilik herkesten gizleme taraftarıydım. İlişkimizi yanlızca biz bilerek yaşayalım istiyordum bir süre.

" Arkadaşım ile buluşacağım. Anne ne çok soru sordun Allah aşkına? Oyalıyorsun beni şu an. Bak geç kaldım senin yüzünden." Bir şekilde sorularından sıyrılıyordum hep. Annemde ben de ki değişikliğin farkındaydı. Sürekli soru sorup duruyordu. Sürekli gülümsüyordum, elimden telefon hiç düşmüyordu ve artık daha özenli giyiniyordum. Biraz daha kadınsı.

" Yok yok var sen de bir haller. Normal değilsin sen şu birkaç gündür." O da arkamdan gelip elini kapının kenarına koymuştu.

" Ya valla bir şey yok anne. Ne olacak hem? Normalim ben, değişmedim." pek inanmışa benzemiyordu fakat burada durup da onu inandırmaya çalışmayacaktım çünkü Ulaş yaklaşık on beş dakikadır kapıda beni bekliyordu. Ki beklemekten hiç hoşlanmazdı. O yüzden oldukça aceleci tavrandım evden çıkmak için.

" İyi madem öyle olsun. Ama bak sakın akşam yemeğine geçikme. Valla baban sorup duruyor, bu kız bizimle niye oturup da tek kelime laf etmiyor diye. Ben karışmam sen babana anlatırsın artık." İkimiz de çok iyi biliyorduk ki, annem babamı her türlü ayakta uyuturdu. Ama şimdi bir şekilde o da başından atıyordu.

" Tamam anne, akşam geç kalmayacağım. " Diyip onun bir şey söylemesine fırsat vermeden kapıyı çekip bahçe kapısına doğru yürüdüm. Ulaş hemen bu kapının önünde durmak istese de ben istememiştim. Annem eminim ki meraklılar gibi camdan bana bakacaktı. Şimdi bir dünya soru ile uğraşamazdım. Bahçenin kapısını da açtıktan sonra aşağı doğru yürümeye başladım. Hemen sol köşede Ulaş beni bekliyor olacaktı. Önü açıktı etrafında pek ev yoktu. Sadece yan tarafında vardı onun da zaten bahçesinde ki ağaçlar evin camlarını kapatıyordu neredeyse.

Ulaş arabanın içindeydi. Telefonla konuşuyordu. Beni daha Fark etmemişti, başı diğer tarafa doğru dönüktü. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Elimle saçlarımı düzeltip derin derin nefes aldım sessizce. Ulaşın başı sanki geldiğimi anlamış gibi bana döndü. Beni baştan aşağı incelediğinde kaşları çatıldı. Sonrasında bir şeyler söyleyip telefonu kapattı. Ben de tam o sıra arabanın kapısını açmıştım. Yanına oturduğumda kocaman gülümsedim ona karşı.

" Günaydın." Dedim çocuk gibi şen şakrak çıkan sesimle birlikte. Ulaş bana doğru uzanıp elini boynuma atarak beni kendine yakınlaştırıp dudağımın hemen kenarından öptü. Kalbim anında hızlıca çarpmaya başladığında içimden sürekli kendime sakin ol diye söylüyordum. Alışmam lazımdı artık buna.

RECA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin