21. Bölüm part 2

16.6K 625 184
                                    

Bölüm şarkısı: Pinhani - Bilir o beni.
Bölümü bu şarkı ile okusanız daha iyi olur güzellerim.

Maalesef birde sınır koymak zorundayım çünkü oy ve yorum çok az geliyor. En azından bir yorum yaparak oy vererek bana destek olabilirsiniz...

Sınır 200 oy 500 yorum

Keyifli okumalar ballı güzellerim.

Ali bana gözlerini çevirdi ve inatla gözlerime baktı. Bir şey dememi bekliyordu,yalanlamamı istiyordu. Söylenecek bütün kelimeler yuvarlanıp dilimin ucuna kadar geldi ama ben konuşamadım. Sadece onun gözlerine baktım ve başımı büktüm hafifçe. Beni o anlardı,hep anlamıştı zaten.

Lütfen Ali, lütfen anla beni.

Gözlerini üstümden çekip Eymen Ulaşa çevirdi. Gülümsedi ama bu gülümsemenin sahte olduğunu daha ilk bakışta anladım.

" Aymira beni bırakmaz abi, o verdiği sözleri tutar. Beni bırakmaz." dedi kendinden emin tutmaya çalıştığı sesiyle. Ulaşın dudakları alayla iki yana kıvrıldı. Bu gülüşü biliyordum, canı sıkılmıştı ve o da can sıkacaktı.

Hayır Ulaş,bunu yapma. Lütfen yapma. Karşındaki kardeşin, düşmanın değil.

" Sevgilimi benden daha iyi tanıyamazsın değil mi küçük kardeşim? Evet Aymira yine bu evde kalacak ama tek farkla." dedi ve durdu. Ne diyeceğini tahmin ediyordum. Ellerimi öyle sıktım ki tırnaklarım sertçe kesti avuç içlerimi. " Benim karım olarak bu evde kalacak."

Eymen Ulaş,bu kadar kötü bir adam mıydın sen? Bu nasıl bir kıskançlıktı? Tutamadım kendimi, gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ona tek kelime etmeden Ali'ye döndüm.

Ali'nin yüzü bembeyazdı. Buz kesmiş gibi öylece gözlerime baktığında titreyen gözbebeklerinde boğulduğumu hissettim. Dudaklarını araladı, konuşmak istedi ama üst üste tekrar tekrar çaresizce geri kapandı dudakları. Ayağa kalktım. Onunla yalnız konuşacaktım. Ulaşa döndüm öfkeyle. Karşımda sevdiğim adam oturmuyordu. Ben onu tanımıyordum. Benim sevdiğim adam bu kadar alçak olamazdı.

" Çık dışarı." dedim ilk önce ölüm gibi sakin bir sesle. O ise hiçbir tepki vermeden öylece yüzüme bakıyordu. " Çık dışarı dedim!" bu sefer çığlık atarak bağırdım. Şuan kimin duyduğu umurumda bile değildi. Tek düşündüğü Ali idi. Onun kırılan kalbi ve belki de tekrar kazanamayacağım güveni.  Ulaş yerinden yavaşça kalktığında karşıma dikildi. Ona sevgiyle bakan gözlerim yoktu. Onun yerine öfke, hayal kırıklığı vardı. Ve bu öyle kolay geçmeyecekti. Öfkem hırçın Karadeniz denizi gibi daha da dalgalanıyordu içimde. Öyle ki öfkeden yerimde bile duramıyordum. Onu görmek için can atan kalbim, şimdi gitmesini haykırıyordu.

" Aymira karşında kim olduğunu unutma. Bana sesini yükseltme." diyerek uyardı sert bir sesle. Hâlâ nasıl konuşabiliyordu ki?

" Onunla böyle konuşmazsın! Böyle bakarak onun kalbini kıramazsin." dedi Ali hemen arkamızdan bakarak. Söz konusu ben olduğum da sesi çıkıyordu. Hemde hiç olmadığı kadar yüksek çıkıyordu. Söz konusu kendiyken dili lal olan adam ben konu olunca içindeki sertliği dışa vuruyordu.

" Kardeşim büyümüş! Gördün mü Aymira, kardeşimin sesi çıkıyormuş!" Yapma Ulaş! Yapma bu kadar ileri gitme.

" Sus Ulaş sus! Konuşma böyle! Kalbini kırıyorsun onun." dedim delirmiş gibi bağırıp onu göğsünden ittirerek. Bu hareketim onu daha da kızdırdı. Sinirden gülerken eline geçen ne varsa fırlattı yere. Ali'nin en sevdiği çalar saati alıp duvara attığında yerimde sıçrayıp ağlayan gözlerle ona baktım. Saat hızla duvara çarptığı için parçalara ayrılırken Ulaş durmadı ve yerinde döndü durdu. Kapıya birkaç kişinin gelip kapıya vurduğunu duydum ama Ulaş kapıyı çarparak kapatıp kilitledi.

RECA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin