29. Bölüm

9.4K 396 495
                                    

Merhaba... Nasılsınız? Umarım iyisinizdir güzellerim. Size güzel bir bölümle geldim. Ben keyif alarak yazdım umarım sizde keyif alarak okursunuz.

Artık kendimi düzene sokmak için bölümlere sınır koymaya karar verdim. Hem bu sayede size karşı borçlu hissedip yazacağım hemde oylarımız artacak. Okunma sayılarına göre oylar çok az. O yüzden sınır koymak zorundayım güzellerim.

Sınır : 250 oy 300 yorum. ' sınır geçtiği gün bölüm gelecektir.'

Keyifli okumalar...

Hayatında çoğu kez çekim yasasını deneyimlemiş biri olarak artık daha çok inanıyordum. Şu an hastanede bu hâlde olmamızı kesinlikle buna bağlıyordum. Daha kötü ne olabilir diyorum ve hop daha kötüsü oluyor. Nasıl sihirli bir cümle değil mi? O yüzden bu saatten sonra diyorum ki, daha güzel ne olabilir? Sevgili Evren hemen cevap verirsen çok mutlu olacağım...

" Neyse ki çok önemli bir şey değilmiş. Çok ağrın var mı peki?" diye soran Baran beye baktım ve kibarca gülümseyerek başımı eh işte der gibi salladım. Çok ağrı yoktu ama kıpırdamasam daha iyi durumdaydım ama bacağımı en ufak bir kaldıramaya çalışsam sanki canımdan can gidiyordu.

" Hareket etmediğim sürece çok bir ağrım yok Baran bey. Bu arada size de zahmet verdim kusura bakmayın. Babam birazdan burada olur eğer işiniz varsa,ben sizi tutmak istemem." dedim ince bir sesle ama acaba ayıp mı etmiştim? Kabalık mı etmiştim, sadece mahcup olduğumdan öyle söylemiştim. Tepkisine baktım ama bir sorun yoktu.

" Olur mu öyle şey,baban gelsin önde bir. Doktor da sonuçları söylesin ona göre hareket ederiz." dedi sert tok bir sesle. Ben uzanırken o ayakta dikiliyordu. Kapı sonuna kadar açıktı. Benden çok o strese girmişti. Geldiğimizden beri bir kere bile oturmamıştı.

Şarjı biten telefonuma oflayarak baktım. Babama haber verdikten sonra benimkinin şarjı bitmişti. Ulaşa da ne olur ne olmaz diye haber vermek istiyordum. Burada olduğu her vakit her saat benden haber almak istiyordu ve eminim ki ona söylemezsem kızabilirdi haklı olarak. Baran beye baktım, ondan telefonunu isteyebilirdim.

" Baran bey telefonunuzu iki dakikalığına alabilir miyim? Benim telefonun şarjı bitti de." dediğimde hiç ikiletmeden tabii diyerek arka cebinden çıkardığı telefonu elime bıraktı.

" Sen konuş ben de sana şarj bulayım." diyerek odadan çıktı. İyi adamdı, Kibar da biriydi. Hani bazı insanlara ansızın böyle kanınız ısınır da, onun için de yüreğininize bir dua düşerdi ya. Aynı şey Baran bey içinde olmuştu. Adama bir arkadaş,belki abi olarak bilemiyorum ama kanım ısınmıştı. Umarım hayatında gerçekten çok mutlu olurdu, bunu yürekten istiyordum. Özellikle ailesini kaybettiğini öğrendiğimden beri.

Telefonu açtım, şifre yoktu direkt arama kısmına girerek Ulaşın numarasını yazdım ve aramaya başladım. İkinci çalışta açıldığında Ulaşın gergin sesiyle karşılaştım.

" Ulaş benim," dedim öncelikle. Neden gergindi ki bu kadar? Bir şey mi olmuştu.

" Aymira bir şey mi oldu? Beni neden o adamın telefonundan arıyorsun?" diye sorduğunda şaşırdım. Baran Bey'in numarasını nereden biliyordu ki? Güzellikle isteyip almadığı belliydi. Yine mesleğininin ekmeğini yemişti belli ki.

" Biz hastanedeyiz. Ben kitapevinde düştüm ama iyiyim çok önemli bir şey değil telaş yapma hemen. Benim telefonun şarjı bittiği için Baran Bey'in telefonunu istedim." Telefonun diğer ucunda hışırtılı bir ses geldi. Yataktan mı çıkıyordu? Ayağa kalktığını hissettim.

RECA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin