28. Bölüm part 2

11.2K 399 29
                                    

Merhaba arkadaşlar. Öncelikle milletimizin başı sağ olsun. Ben genelde böyle durumlarda konuşamam,bir şey diyemem hissettiklerimi söze dökemem. Sadece üzgün olduğumu bilin. Keşke o gün hiç yaşanmasaydı. Çok kaybımız var, çok can gitti. Geride kalanlara, bizlere Allah sabır versin. Bu süreç bizi başka durumlara da soktu. Yani ben nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Hayatı sorguladım,elimi eteğimi her şeyden çektim. Daha bir iki gündür kendime geldim ve içine girdiğim bu saçma durumdan çıktım. Günler sonra yazmaya başladım. Umarım biraz da olsa bu bölüm size moral olur. Sizi çok seviyorum bu öyle söylenmiş bir söz gerçekten değil ama benim için değerlisiniz. Hepiniz, hepimiz iyi olalım güzelim. Kendinize iyi bakın ve iyi okumalar.

Oy verelim önce olur mu?

Aile yemeğinde Ulaş kardeşi ile özel olarak ilginip onu mutlu etmişti. Ailecek eski zamanlara dönmüşlerdi. Ulaş yine Ali ile ilgileniyor ve ona karşı abilik yapıyordu. Uzun zaman önce kendini geri çekmişti. Çünkü kardeşi ile aynı kadını sevdiklerini sanıyordu. O yüzden elinde olmadan ikisiyle de arasına mesafe koymuştu. Sırf kardeşi için bunu yapmıştı. Ölümüne sevdiği kadından vazgeçmek onu dipsiz bir kuyuya hapsetmişti. Elini kolunu bağlamış çaresiz bırakmıştı. Hayatın sürprizleri olduğunu hayatın yarısına geldiğinde anlamıştı. Yaşı otuzu geçmişti ve imkansız olarak gördüğü kadın şimdi karşısında duruyordu. Onun kadını olarak buradaydı. Ulaş herkese haykırmak istiyordu. Dağa, taşa, sokakta ki kediye bile söylemek istiyordu. Aşk onu bir aptala çevirmişti ama çokta umurunda değildi. Kendisini düzeltecekti. Kıskançlığından saçma sapan şeyler yapmıştı ama akıllanmıştı. O böyle değildi zaten. Kalbinden önce aklını kullanırdı. Ama Aymira'ya olan aşkı aklını yerinden oynatmıştı. Mantıklı kararlar alamamış, iyi sözler sarfettmemişti dili. Onu yoldan çıkaranda yola getiren de bu kadındı.

" Bize müsade artık, bütün gün işte çok yoruldum. E yaşlı insanız hemen yoruluyoruz." dedi Ulaşın babası ayağa kalkarken. Onunla birlikte masada ki herkes saygıdan ayağa kalkmıştı. Aymira'ya dönüp babacan bir tavırla elini çenesinden tutarak yukarı kaldırdı. Ne de güzeldi gelini,ay gibi parlıyordu yüzü. " Babanlara çok selam söyle kızım. Bu akşam da bizi mazur görün." dedikten sonra Aymira saygılı bir şeklide gülümseyip başını salladı ve uzanarak elini öptü.

Aymira hâlâ bu duruma inanamıyordu. Bu aileye gerçekten gelin geliyordu değil mi? Rüya değildi hiçbiri. Çünkü gerçek olamayacak kadar imkansız geliyordu ona bir yıl önce. Seyhan hanım ve eşi gittikten sonra dördü bahçede, yemek masasında tek kaldılar.

" Sizinkiler sorun yapmazsa, nehire gidelim hep birlikte." dedi Ulaş Aymira'ya dönerek. Birkaç gün sonra gidecekti gitmeden hem ailesi ile hemde Aymira ile vakit geçirmek istiyordu.

Aymira telefondan saate baktı. Çok geç değildi. Gidebilirlerdi. Nehir bu mevsimde daha da güzeldir. Güzel bir ateş yakıp sohbet etmek hepsine mental olarak iyi gelebilirdi. Hepsinin böyle bir şeye ihtiyacı vardı.

" Sorun etmezler gidelim." dedi Aymira hevesle. Ulaş başını sallayıp Ali'ye döndü elini omuzuna koyarak.

" O çok istediğin rakı masasını sana bu gece kuracağım aslanım." dedikten sonra eliyle Ali'nin dalgalı saçlarını savurdu. Masada ki herkes mutluydu. Herkesin yüzünde bir gülümseme vardı. Ve bu Aymira'nın içini rahatlatıyordu.

" O zaman ben mutfaktakilere meze hazırlamalarını söyleyim." diyerek yerinden kalktı Merve.

" Aymira da seninle gelsin üzerinize bir şey alın soğuktur orası şimdi." dedi uyararak. Aymira da bunu diyecekti, o demeden onun demesi hoşuna gitmişti. Üzerinde ince bir elbise vardı ve bu şekilde oraya giderse hasta olup eve dönebilirdi. Merve'nin peşine takılıp kapıda koluna girerek içeri geçtiler.

RECA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin